RİNTLERİN ÜLKESİNE
Hislerinde uyansın sivrilen kardelenler,
Bugün karlı bahçende dirilsin fesleğenler, Olsa da güllerinde seni yakan dikenler, Aldanma sen dünyanın geçici öfkesine, Koş artık arzularla rintlerin ülkesine. Sakilerin elinden iç nurlu badeleri, Meclisin sofrasına yığdır hanendeleri, Her an aşk nağmesiyle süzdür sazendeleri, Aldanma sen dünyanın geçici öfkesine, Koş artık arzularla rintlerin ülkesine. Etrafında olmasın simsiyah bulutların, Kasvetlerini dökme, solmasın umutların, Seni aşka götürsün özdeki yakutların, Aldanma sen dünyanın geçici öfkesine, Koş artık arzularla rintlerin ülkesine. Pervâne’nin muradı gerçekleşsin mecliste, Felaketler yanmasın aldığı son nefeste, Fikirleri olmasın karanlıkta ve siste, Aldanma sen dünyanın geçici öfkesine, Koş artık arzularla rintlerin ülkesine. |
En yaman katillerden daha zalim olan zamanın tutsaklığından kurtulmak uğruna çal çağının en değerli hazinelerini monotonluklardan sıyrılarak. Değişiklik ikliminin cazibesine kapıl neşeyle. Kalk ayağa bir an önce ve ardına bakmadan koş artık!
Uzak memleketlerin özlem türküleriyle çınlayan gönlünün vadilerinde özgürce süzülen kartallar “Özgür düşlerinin seslerine kulak ver!” diyor, her daim. Dinle onları bir kez ve esaret zincirlerinden sonsuza dek kurtularak güzel günlere koş artık!
Kışın üşüten bakışlarıyla ürperen benliğin yaza hasretlik mısralarını gökyüzündeki yıldızlara yazıyor, güneşin sıcaklığını özleyerek. Kaç soğuk karabasanların ürkütücü soğukluğundan ve aydınlığa doğru koş artık!
Şehrin apartman denen dev çirkinliklerinden kurtulmak için ormanın kuytu yeşilliklerine sığınmayı düşleyen gönlünün sessiz çığlıklarına kulak ver de kalk yerinden! Silk monotonlukların uyku sersemliğini üzerinden, kapıl doğanın eşsiz müziğine, duy en ferah rüzgârların ağaçlara söylediği şarkıyı gönlünün derinliklerinde! Hadi ne duruyorsun? Attığın her adımda doğanın eşsiz müziğini duyumsayarak koş artık!
SEVCAN ÖZDEN