EY KURŞUN KÖR OLASI
Erzurum’da bir sabah, hava soğuk mu soğuk,
Gözlerimde uyku var, bedenimde yorgunluk. Gün doğar Aziziye Tabyası’nın koynundan, Buzlar sarkmış damların saçağından, boynundan. Lastik ayakkabılar delinmiş ayağında, Koşuşur Gölbaşı’nın çamurlu sokağınbda. Üstünde yamalı bir pantolon var, kemersiz, Baktım hırçın yüzüne, ne söylesem boş, yersiz. Sordum: -adın ne senin? -Mustafa deyip kaçtı. Birazcık ötelerde oturup avuç açtı. Vardım yanına durdum. Gözleri beni çekti. Merak ettim, acaba sorsam ne diyecekti? -Mustafa baban var mı? deyince baktı bana, -Vardı ama vurdular. Babam merak mı sana?! Babası gündelikçi, inşaatta işçiymiş. Hepsi yedi kardeş ve Mustafa beşinciymiş. Daldırdım ellerimi o yüksük saçlarına Nice ölümler gömdüm gönül kıraçlarına. Köpürüyor önümde küçük bir ayran tası, Nasıl can aldın, söyle! Ey kurşun, kör olası! (Yüreğim Tetiktedir, Hamle yy., 1993, s.41) |
Nasıl can aldın, söyle! Ey kurşun, kör olası!
etkileyici bir şiir di okuduğum
bir can ,bir can daha yiten
yüreğine sağlık