İmkansızlık gösterisiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın vesaire...
Kar kazınınca avuçlarından
başkalaşmış bir merhamet çukuruna su iner mesele erimekse ve çoğalmaksa bu yüzden belki o zaman su çıkabilir bu sefer o zamansız bakışlarından başka yokuşlara bu sefer kimseye özenmeden susar dilin susar erguvan lakabı kar kalınlığından kalbinde açmak içmek içindir demekle susarsa bilinç dışında ki bütün yeteneksiz damak kuruluğu ve sus pus gevezeliği nedensizliği hatta anlamak olunca patlayan aforizma yerine bir tohum bir kadından bir çiçek olmasından fazlası istenmezmiş gibi yol sana gelir ve geçerse ben şimdiden ölü adam çiftliği her şeyin tersi olursa ve her şey ters giderse birden sayılır hesaplanır ulaşılır bir şey yüzünden ev bize yağarmı arasıra endişe sevdiğim şeymiş gibi yağmurmuş gibi küçüklüğümüz başımıza ninnisiz çiçek zaten tartışılır bir endişemidir arasıra aslında saklı saksı rehabilitesinde büyür olur biter geçmişini ve hiç bir renk sen olamaz o zaman gözünde bir anlamı kalır mı? gözün deneyimsiz patikası belki bir kaç sebeble sayende bir kaç adım haritası yolcunun ayak izi retinanın kiri gökyüzünün içi bulanır gökkuşanın bir şaire ihtayıcı olur senede bir kaç gün kararınca izmirin çamura özensiz düşüklüğü yeniden bir baharı kendi eliyle yoğuruşu bir sonrakinden iyi bir şehir yaratmak olduğunun çabasına annesi pasaklı çocukluk dese bile bir kadın yaratmak olduğunu bilen babası çoktan ölmüşse sırdaşsızlık uyurgezerliği... renk seçeneksiz ve güneşsiz bir gözlüksüz kaldıkça maverasızlıktan gerçi kaç kalan kaldıksa ihtiyatsız kör perdeli kapalı sever sinemasız karanlığı el yordamı ihtiyaçlı bir iç ses hatırına o renk yüzünden bulaşmazsa senin yüzünden tanıdığın denk dengeler ve iklimler bozuk atınca tribal bir gel geç bir med cezir toparlaması olup biteni bir manifesto dışına çıkınca hepimiz için yolcuk bir gökkuşağının altından geçmek kadar kolaylaşır her uzak... varılabilir hissiyle telaşlanır dünya dönmekten telaşlanır toprak göçmekle yüzümüz kırışmakla. dolayısıyla senin tutunabilir ve eriyebilir parmak uçlarının kanatları henüz bir muma değmeden pervanedir ki ben neden uzağım bilesindir diye muhallik ikliminde yalandan kardan bir adam aşık elma şekerine ... |
sanırım buna da umudun delikanlı duruşuna yağmur düeti deniliyor ...
kutladım...