ayrılık
ölüm gelir, alır götürür atarlar bedenini toprağın bağrına…
ölüm gelir alır götürür atar benliğimi kaosun ortasına… dökülür kurşun gibi sözler beklenmezken bazen umarsız dudaklardan yığılır kalırsın dağılmaz karanfiller hiç dört tarafa şakaklardan biri bin pare küfürler ile kovsaydın şeytan kovar gibi cennetten cehennem gibi yer burası nefes düğüm düğüm boğazında, yaşarken engerek misali başkasının kolu dolanarak o narin boynunda öpmediğim senin dudakların mı onlar çatal parmakların ucunda, neden diyerek bakarken menekşe gözlerine, olmasaydı yüzünde, züleyha’dan kalma istenmemiş sadakaydı bu hercai gülümseme hazan şarkıları harmanlanır ayrılık şehrinin loş sokaklarından hüzün peydahlar, hicran sohbetleri; göz yaşı döker köşe başlarından artık; şehirde benden milyonlarcası evsiz barksız avare dolaşır... gönül hala sen değilsin hayal kırıklıklarına biçare alışır... II ayrılık bende yıkım bende intihar iken sende sanma ki hep bahar unutulursun çabuk geçer sevgisiz gözlerdeki yalancı baharlar Bulamayacaksın arasan da tenimin sıcağını başkalarında; duyamayacaksın dinlesen de sesimin yankısını duvarlarında; sözü yıkan ezgisi yakan bir şarkı çalındığında kulaklarına; yaş süzülecek yanaklarından, gözlerin takılacak her boşluğa seni kendin gibi hissettirerek sevdiğim gelecek birden aklına ürpereceksin,...küsecek aksin, silinecek ve gidecek aynalarda... |
gönül hala sen değilsin hayal kırıklıklarına biçare alışır...
Yüregine sağlık kalem dostum,ellerine sağlık.
Saygılarımla...