"Heyhat"- "Heyamola"
Toprak zemin
Ahşap tavan Salaş odada hırpani adam Kırık şişeler Şişelerde güneşin raksı Raks içinde karıncalar Dağınık yatak Duvardaki saat Hırçın dalgalar gibi sakinliği bekliyordu Küflü perdeler arasında kirli bir beden Ağ atıyordu yitirdiği bahara Akissiz bir aynaydı boşluk Tuttuğu yok Tutacağı yok, Serçeleşen yüreği Bir de saat Sessizliğe çimdik atıyordu Yalnızlığın kekre kokusu sinmişti her tarafa Nefesi nefesine yaren Çarşaf dokunduğu tendi. Bir zamanlar şaha kalkmış kibirli göğsü Yaralı bir at misali namluyu gözlüyordu Karıncalar siperde Son kurşunu bekliyordu Toprak zemin Ahşap tavan Kırık şişeler Şişelerde güneşin son raksı Raks içinde sevdikleri Her bir yerine dokunuyordu Suskundu Salaş oda Dağınık yatak Kanlı cam kırıkları Birazdan duvardaki saatte susacaktı “Heyhat” diyecekti kıpramayan dudaklar “Heyamola” diyecekti karıncalar |
Bir damla zemzem değmiyordu dil ucuna
Ne köşkünde barındıramadığı dilberi
Ne bar güzelleri
Ağlayanı yoktu başucunda
Hepsinin kanadını yolup uçurmuştu bir tarafa
Ne onlar onmuştu
Ne kendisi
yuregine saglik perihan
kutlarim can
saygi ile kardes yuregimize