Geçti yine bir hazan, gönüldedir esini hicran!Bilmem ki kime sorayım, kalbini şehredip inanayım Hangi ilham-ı lahzasında ki tesiriyle yol alayım, ruhumu ahıyla ağlayayım Sine-i tarumarlığımı ummana bırakayım, titreten bir aşkın sahrasında uyuyayım Yol ver dedim dağalara, kalbimde kümeleşen bayırlara kurumuş ovaları bırakayım Sanki bulutlar baskın yapıyor, geceler niye sızlatıyor Sabrım ah ediyor, kanaat hangi vaktin şafağını bekliyor, umutlarım feryat ediyor Firkatiyle şad olduğum sürür sanki alay ederek bakıyor, muhtaçlığımı kim anlıyor Yadellerden selam gelmiyor,nameler niye yazılmıyor kalbimden yalnızlık çıkmıyor Bazen Üsküdar da, kimi zaman Adalarda, Beylerbeyi niye temaşa ediyor hicranla Bir zamanlar ne sakindi Çamlıca, Boğazın suskun çığlığı sinem de nasıl bir acıysa Göçüp giden feryatlar kahkaha atarak şakıyan canlar kendi canına kıyan insanlar Neden figan eder martılar, tebessüm eden erguanlar, salınıyor suskunlaşan yalılar Hani nerdesin ey hasret kaldığım zamanlar, yariyle sürur yaşayan manay-ı canlar Niçin bu kadar perişanlaştı insanlar, edebi terk eden hazlar, o aşktan uzaklaşanlar Ruhuna bigane kalanlar, kalbi letaifleri ihmal eden soluklar, fırsat için yarışanlar Hiç acımadan, vidanın sesini duymadan, nefsi hergeleliği bırakmadan yaşayanlar Neden ölümden medet umuar olduk, sanki mevarayı unuttuk, niye savrulmuşluk Neden telakkiker, dinmeyen asabiyetler, şuur adına dile gelenler,nerden kovulduk Nerde kaldı kalbi muhabbetler, hoşgörüyle kavilleşen akitler, sevgi adına gayretler Ayrık otu gibi salınıyor kepazelikler, ruhunu ve kalbini ihmal ettiren nefsanilikler Mustafa CİLASUN |