ha çobansın ha kervankıran.......
gece bitimlerine yakın
ne zaman otursam masama gönül çizgimi karalamaya taşlar atarsın kervan kırandan camıma gene yaz dersin sevdadan yana... kolaymı sultanım çocukluğum harmanlanıp verilir her demime engerek zehri misâli dilim varmaz demeye lâkin; anamın nasırlı elleri batar ciğerlerime şimdi söyle... bilirim daim ordasın gölgenin düştüğü yer denk gelir bana işmar sayarım yaramazlığını yeterki artan ziyaların rehber ola yolda kalanlara... bazen çoban ol artsın bakır ufuklarım, az daha kızıllansın bir gölgeni dönüp;zapta geçmeyen yıllarımı boyasın mavi bir sel olsun hep öyle kalsın... az kaldı beyaz bir zincir olacak kalem ucu figanlarım son sorguda takılır gibi boynuna hangisinde parlarsan parla... bu yıl da şubat yirmisekiz artık yılımsın seneye. ...............................................................................Kasım |
:) Sevgiler Sayın Yazarım.