bir alemsin,alem içinde
1980 yıllarının
sonlarına doğru İstanbulda hala ilginç,eksantirik insanların var olduğu yıllarda ben de adeta o insanları arar gibi veya onlar benimi bulurdu örneğin Eyüb Ensari türbesinde Hüdai Baba külliyesinde Karacaahmette Şahkulu Sultan, Göztepe’de Beyazıtta çoktu bu şahsiyetler Fatih’te adıyla müsemma semtte Fatih Sultan hazretlerinin türbesi etrafında da çok raslardım bunlar dünyadan el eteğini çekmiş dervişlerdi bi tanesi vardıki hiç unutmam etrafına hayli kalabalık toplanmış sırtını duvara vermiş avluda bir şeyler anlatıyor yaklaştım yanına ne diyor acaba diye "ölüme çare bulundu" diyordu derviş baba "ölüme çare doğmamaktı" gençliğimin baharında olduğum o yıllarda bana göre dehşet bi sözdü ki o yıllar acayip filozof sofistike takılıyordum ben de yani ilk gençlik yıllarında o devirde benim için çok anlamlı sufiyane dervişane bi sözdü seyri sülukun ilk yıllarında olsa gerek bu sözü hala hatırlarım zaman zaman daha ne ilginç şeylerde vardı çok bir alemdi istanbul alem içinde cengiz zorluoğlu |
olduğum o yıllarda
bana göre
dehşet bi sözdü
ki o yıllar
acayip filozof
sofistike takılıyordum
ben de
yani ilk gençlik yıllarında
o devirde
bu satırları pek bi sevdim
kaleminiz daim olsun