Sır...
Karanlığa gömülmüş sırların ardından tek tek ortaya çıkan bir bilmece gibisin,
Çözülmesi bazen mümkün,bazende olasılığı dahi olmayan bir ihtimal. Sırların içinde kaybolmağa mahkum bir mektup,iki satır not yada bir ev adresi bazen seni bulabilmek, Esir düşmüşsün sanki karanlığa,Boğazına kadar karanlığa gömülmüş,gözle görülemeyen elle tutulamayan o kadar çok sırrın varki.... Bazan çaresiz alıp götürür beni benden yok oluşların,bilmemeksizin gittiği yeri, Hani fırtına sonrasında, ortalığa savrulmuş bir yığın süprüntü, Yada bir yangın sonrasından arta kalan esmer bir yanlızlık gibi, Kimsesizliğin ve terkedilmişliğin mührünü şakağına yemiş gibi, Bir sen var senden içeri,sadece senin kanunlarının ve kurallarının işlediği,Yanlızlıkmış,bir başına kalmakmış,asla dert değil sana, Kendi yanlızlığına hüküm giymiş,o da yetmemiş cezanı müebbete çevirmişsin, Bir türlü kurtulamıyorsun prangalardan ve zannediyorum ki içine işlemiş bu illet, Şimdi desemki sana tut elimden gel benimle,Sök at içindeki bütün karanlık düşünceleri, arala artık üstünden bir türlü kalkmayan sır perdeni ve beklediğim yerden, kalbinin derinliklerinden al içeri beni... al içeri beni... Ömer Koç |