DOĞUDAN GELDİM
Uzun Soluklu Şiir 10 Bölüm
1 Hayatı doyasıya yaşadım desem yalanlar beni ülkenin ahvali Ben kimim nereden geldim şimdi nerdeyim Gel kır zencirini gönül kapımın Doğudan geldim Ürkek değilim Korkak olmadım asla Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde Herkesi kardeş bilmeye geldim Benimle başlamadı hayat İddialı sözler söylemek için burda değilim Kimse alınmasın üstüne Hiç kimse ağırlığı altında ezilmesin sözlerimin Cesaretimi toplamanın vakti geçmiştir Kalbimin can alıcı yerinden vuruldum çok kere Prometeus da değilim İnanmadım esatir-i evveline Kapılanmadım mitolojiye Zeus’a vurgun değilim Doğudan geldim Ürkek değilim Korkak olmadım asla Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde Herkesi kardeş bilmeye geldim Toplanan benim için bir araya gelmemiştir Hiç kimsenin hayat hakkını gaspetmedim Yaşamın en ince pamuk ipliği noktasındayım Ha koptu kopacak Bir örümcek ağına sarmalanmış gibiyim Kiminin elinde fermanım Beni bekler adeta Frenkten ithal giyotin Celladım belki aramızda yaşar durur Bilinsin ki korkmadım Rabbimin verdiği canın alınmasından Ondan geldikse gidişimiz O’nadır Bilmeli bizi tanıyan ihvan Bilmeli bir elin parmaklarına tahammül etmeyen insan Biz bir ağacın dalları gibiyiz derdik başlarken işe Yaşamın güzelliklerini paylaşmak varken Hayata farklı bakmak ve algılamak ömrü değişkenliğiyle Bilmezdik her adımımız ürperti verir nefesimiz rahatsız eder kimisini Onların ki bilirler kendileri hem biz biliriz kalp gözüyle Gelmişini dünden bugüne biliriz saklamasın marifetini kimse Tek vurulmak üzer beni arkadan baş başa iken herkes babasının oğludur Şimdi erkeklik öldü bu ürkütür oldu beni Masa başında kaybetmek üzer oldukça beni Biz açık alanda güreşip muzafferiyeti elde eden insanlardık Pisi pisine arkadan kalleşçe galip gelenlere acıyan insanlardık Ne oldu da değiştik yıllar ne kaybettirdi idealimizden Doğudan geldim Ürkek değilim Korkak olmadım asla Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde Herkesi kardeş bilmeye geldim Ne nostaljiye kurban ederim duygularımı ne de değişti fikirlerim Ben medeniyetimin emrinde kapısında kul, hizmetine amadeyim Sözü uzatmak bizde hoş karşılanmaz sözü kısa kesmek lazımdır Doğudan geldim Ürkek değilim Korkak olmadım asla Ruhumun esareti kabullenmez medeniyetinde Herkesi kardeş bilmeye geldim 2 Doğudan geldim Yıkık bir medeniyetin kalbi yaralı evladıyım Şahidim üzerime çöken kubbesidir kümbetlerin Binlerce yazılı kitaba tahammül etmedi onlar Merhamete yabancı, insanlık bilmedi onlar Kütüphaneleri yerle bir edenleri sorgulamaya geldim Fikir hırsızlığını marifet sayanları tanıdım bir bir Onlar huzurluysa gerisi hikâye diyenlere sözüm eksik olmaz Bunların geçmişini bilirim de mirasçılarını sorgulamaya geldim Doğudan geldim rahvan atlarla mevsimler ötesinden Uğradığım her yer talan içre gözü yaşlı insanların Ne bağ ne bostan bırakılmamış ağaç yeryüzünde Kuşların cıvıltısına tahammül etmeyenler yuva dağıtmış Yeni baharlar kurma adına heybemizde genç fidanlar taşırız Tohumlar avuç avuç heybemizde gittiğimiz her yere Saçarız merhameti gökyüzünden kurak topraklara Can alanlar korkmasın amacımız öç değildir bu gün İnsana değer katmayıp onları ölüme terk edenleri sorgulamaya geldim Afrika’da ölen benim Asya’da benim Avrupa’nın ortasında ölen ben oldum Ben oldum ismi konulmamış coğrafyalar ki kan kokar Nerede bir yetim varsa öksüz varsa gözünde yaşız, kalbindeki acıya ortağız Biz hesabı vermek isteriz hesap sahibine Tüm insanlarla kardeşiz Kal u belâ’dan beri Ezelden ebede uzanan yolculuğumuzda rahmetten taraf İnsanlığın hesabı benden sorulur vebali benim boynumdadır Nerede haksızlık vak’î olursa haktan yana ben incinirim Tek başıma kalsam bile böyle bildim böyle bilirim, ondandır geldim Gelişim ürkütmesin sırtımda sadağım yok, elimde mızrağım yok İnsanlığa mesajım var biz kalp yapmaya geldik, çağlardan öte Ürkmesin isterim bize reva görülen zulme tüy diken Can veririz de can bulsun bizi öldürenler onun için geldim Ne desem ki taşları bağlamışlar, önümüzde ısırganlar serbest Ne yazık ki yuvası dağılmış bülbülüm, sesim böyle çıkar derinden Sen gel acılarını dinle insanımın sen gel göz yaşı dökme Yanaklarda akan yaş olmasam lanet oku bana bunun için gelmişim 3 Doğudan geldim ondandır yorgunluğum terk edip pınarların sesini Yorgunum bir çınar ağacının gölgesinde dindir susuzluğumu Uzak diyarlardan getirdiğim selam Semerkant’tan Buhara’dan Rey’den’dir Bağdad dahil Kerbela’dan Diyarbekir’den Ruha’dan Ben Doğudan geldim zerrelerimle uyuşmadı gönlümle coğrafya Ben emek harcayıp nice yollar tükettim yalın ayak Sesimi Feriddüdinî Attar’dan aldım, Mantıku’t-Tayr’dan Binbir gece masallarımı çalandan hesap sormaya geldim Beydaba’yım anlattıklarım kimlere mal edildi söylensin artık Mevlana’yım sesim Mesnevî’de kalmasın artık Risalettü’n-Nushiyye’de Yunusum dağları taşları çağırırım aşkına İbrahim Ethem’im anladım çatıda deve nasıl aranır Behlül-i Divane’yim Reşid’in Sarayı’nda Medeniyetimin sesi olmaya geldim Doğu’dan Haccac-ı Zalimler çoğalmış hesap sormaya geldim Kendi nefsime söz geçirip uzak diyarlardan geldim Hayatıma kast edildi uzun vakt sesler duydum çığlıklara dair Feryadlar karıştı asumana, şeme pervane kesildi ruhum Ben Fuzulî’yim, Genceli Nizamî’yim Mecnun olmak için doğmuşum bu asırda Leylasız bir yere gidemem mutlak görmeliyim Leylamı burada Memle Zinn’im, Husrev u Şirin’im Kerem ve Aslı Kaydım düşülmüşse kütüklerden bilsinler yeniden dünyaya gelmişim Hesabını vermeli yokluğumda bey kesilen divana oturan zatlar Topraklarım uzanır Hindistan’dan Afrika’ya kadar Ben bu toprakların emzirdiği çocuğum Ben kendini bulan toprakların diliyim Dilsizlerin, güçsüzlerin, zayıfların hem eli hem sesiyim Ben Doğudan geldim apansız beklenmeden sessiz Doğudan geldim üstüm başım toprak yeniden doğdum Toprakla vucud buldum onunla beslendim şimdi doğruldum Neyde hüzünüm hattat kamışında büyükçe vavım Bilirim yerlerde kalmadı enin u ahım Yorgun ellerin havada duruşunda duayım Rahmetin çorak topraklara düşüşünde çatlayan tohumuyum gönüllerin Ben Doğudan geldim Batıya ulaşmak için Küllerimden doğrulup Endülüse üflenen ruhum El-Hamraya Ben Abdullah’ın annesinden işittiği azarın cevabıyım yeniden geldim Tarık bin Ziyad’ın gemilerini yakmasına şahidim Çalınan medeniyetin sesine Âkif’im, ondandır acılarım Ben Doğudan geldim nefsime söz geçirip uzak diyarlardan Gecenin şafağında beklenen ziyasıyım geleceğin Gözler uykuya haram kılınacak beklenen sesi duyacak kulaklar Ondandır ismimin anılmaması lanetli bilinmem için çabalar Ben Doğudan geldim selam getirdim medeniyet adına Esintileri Yesrib’den gül kokulu diyardan Ben Doğudan geldim bilmeli artık beni insanlar Anlamalı gelişimi saklamamalı dünya Acıların otağ kurduğu gönlüm yaralıdır benim Derdine şifa aramaya çıkan Lokman-ı Hekim misali Musa’nın arkadaş beklediği Hızır misali Ben Doğudan geldim Batıya doğrudur hicretim Özür dilerim birçok engeller aştım da geciktim Ben Doğudan geldim dostlar ondandır mahcubiyetim Kaç savaş olmuşsa geride kalmışsa ne kadar kıyım Elimdedir defteri insanlığın hesabını sormaya geldim 4 Bir mart sabahı uyandım yılların uykusundan dedim ki kendime niye bu hale geldim Doğudan geldiğimi hatırladım öyle anlatıldı ne varsa kitaplarda, hayata dair Binlerce seneye dayanan geçmişim, barbarlığa elveda dememişken şimdikiler Benim kendimi tanımama ne zamana dek engel oldular, olmak istediler Ben Doğu Medeniyetindenim İnancım yer yer farklı olabilir Kadîm topraklar üzerindeyim Peygamberlerin doğduğu topraklar üzerindeyim İnanmaktayım tüm inen kitaplara onların izindeyim Ben Doğudan geldim alnımda kimliğimin kırışıkları hüzün diye okunur Ben Doğudan geldim kimliğimde başkasının sefasının eza izleri silinmeyecek Ben Doğudan geldim başımda örülen bin bir çorabın ipleri sarkıtılmış Ben Doğudan geldim sözüm söz başım dik duruşum eğik olmadı asla Ben Doğudan tüm insanlığa selam getirdim, medeniyet adına Silahların konuşmadığı, masa başlarında sınırların çizilmediği ortama davetiyedir Bu davetiyede insanın insanı sömürmesi yok ezmesi asla olmaz Ben Doğudan geldim korkular yerini sevince boğsun diyedir selamım Ey Doğu İnsanı silkin derin uykudan ki senin için yollara düşüp geldim 5 Doğu’dan geldim istikametimi bozmaya aday kimse utanmalı benden Onlara insanlığı öğreten benim Onlara kardeşliği öğreten benim Benimle diner ancak savaşlar Benimle son bulacak buhranlar Ondandır iddiam ondandır gelişim Ben Doğu’dan geldim alnı açık başı dik Ruhunda eğilmeyi bilmeyen anlayışla kırılmaya muktedir Ben Doğu’dan geldim dostlar tanışmak için Benim gelişime başka bahane uydurtmasın kimse Yoktur çağın kuvvetlisine intibakım Ben haksızlıkların karşısında bilenen kılıncım haklıdan yana Mazlumun sesi olmak istedim Zulmün her çeşidine isyandır varlığım Ben yetimlerin kimsesizlerin boynu büküklerin sesiyim Ben Doğu’dan geldim apansız zulmet içre karanlığın reddîyesi Aydınlıkların içinden huzura doğru yürüyen benliğini bilmişim Ne piramid tanıdım ne tümülüs ne höyüklere kapılandım Ben Doğu’dan geldim sözü bir özü bir söylediğinde ısrar eden Ben Doğu’dan geldim karşılama tören hiçbir etkinlik istemeyen Ben Doğu’dan geldim hakkını almak isteyene el ayak olmak için Artık Batı’nın kapısında gedâ olmama adına direnişin sembolü Hakkın ve hukukun timsaliyim kabullenmez sıfatım Madem hak var adalet var niçin sürer savaşlar Bunların hesabını kimilerinden sormaya geldim Suçum budur ellerim kayda alınsa Beni övenler sonra suçlu bulsa Hakkımda ferman çıkartılsa Biline ki değişmez tavrım ben Doğu’dan geldim Haksızlıkların üzerine düşen kaya misali Kiri yıkayan yeryüzünden sağnak yağmur misali Deprem gibi oturtulmak isteneni yıkma adına Varoluşun dirilişin gerçek anlamı Bu manada Doğu’dan geldim dostlar Ellerim kucaklasın isterim dört mevsim yedi iklimi Bilirim ürkektir önceleri bakışlar Ben Doğu’dan geldim felaketin habercisiyim haksızlık yapan için Ben insanlığa müjdesiyim ahı tutanların Yeryüzünde fark etmez ne devlet ne coğrafya Ben susturulan insanlığın sesiyim Ben Doğu’dan geldim selamım zayıf düşene, bırakılana Ben onların emrine amadeyim Ben Doğu’dan geldim 6 Doğu’dan geldim istikametimi bozmaya aday kimse utanmalı benden Onlara insanlığı öğreten benim Onlara kardeşliği öğreten benim Benimle diner ancak savaşlar Benimle son bulacak buhranlar Ondandır iddiam ondandır gelişim Ben Doğu’dan geldim alnı açık başı dik Ruhunda eğilmeyi bilmeyen anlayışla kırılmaya muktedir Ben Doğu’dan geldim dostlar tanışmak için Benim gelişime başka bahane uydurtmasın kimse Yoktur çağın kuvvetlisine intibakım Ben haksızlıkların karşısında bilenen kılıncım haklıdan yana Mazlumun sesi olmak istedim Zulmün her çeşidine isyandır varlığım Ben yetimlerin kimsesizlerin boynu büküklerin sesiyim Ben Doğu’dan geldim apansız zulmet içre karanlığın reddîyesi Aydınlıkların içinden huzura doğru yürüyen benliğini bilmişim Ne piramid tanıdım ne tümülüs ne höyüklere kapılandım Ben Doğu’dan geldim sözü bir özü bir söylediğinde ısrar eden Ben Doğu’dan geldim karşılama tören hiçbir etkinlik istemeyen Ben Doğu’dan geldim hakkını almak isteyene el ayak olmak için Artık Batı’nın kapısında gedâ olmama adına direnişin sembolü Hakkın ve hukukun timsaliyim kabullenmez sıfatım Madem hak var adalet var niçin sürer savaşlar Bunların hesabını kimilerinden sormaya geldim Suçum budur ellerim kayda alınsa Beni övenler sonra suçlu bulsa Hakkımda ferman çıkartılsa Biline ki değişmez tavrım ben Doğu’dan geldim Haksızlıkların üzerine düşen kaya misali Kiri yıkayan yeryüzünden sağnak yağmur misali Deprem gibi oturtulmak isteneni yıkma adına Varoluşun dirilişin gerçek anlamı Bu manada Doğu’dan geldim dostlar Ellerim kucaklasın isterim dört mevsim yedi iklimi Bilirim ürkektir önceleri bakışlar Ben Doğu’dan geldim felaketin habercisiyim haksızlık yapan için Ben insanlığa müjdesiyim ahı tutanların Yeryüzünde fark etmez ne devlet ne coğrafya Ben susturulan insanlığın sesiyim Ben Doğu’dan geldim selamım zayıf düşene, bırakılana Ben onların emrine amadeyim Ben Doğu’dan geldim 7 Almışım başımı ellerimin arasına aşkı öğrenmeden şiirler yazmadım Seninle hemhalim gönlüm arzular öteleri sen beni anlamadın Ruhumun her zerresine sinmiş anlaşılan yalnızlıkla başım hoş Nedense anlamaz işine gelmeyen beni ondandır muzdaribliğim Doğu’dan geldim hakkını ödemeliyim Doğu’dan geldiğimin Coğrafyamda pusuda durur her tür düşmanlık ayağa kalkmayayım Gün yüzü görmemem içindir yapılan plânlar çizilen krokiler Semerkant benim Buhara benim İsfahan benim Bağdad benim Mehabattan Haydarabad’a uzanan bendedir Arabistan benim Bu denli uzanırım Asya’dan Afrika’ya Diyar-ı Rûm’a dek benim Niçin boynum büküktür güzel şarkılar söylemekten uzak olanım Neden esarettedir kimliğim ben onlar için hangi korkuları büyüttüm Onlar istemeyecek onlar dilemeyecek işler olmayacak nedendir Ben Doğu’dan geldim yıkmak için akla gelen herşeylerini bir bir İstemiyorum kula kulluğu onun için kefenimi giyip de geldim Biliyorum kalmayacak idealim gerçekleşirse dünyada hiç ekâbir Onun için var oldum onun için bırakıp canı cananı ondandır geldim Ben Doğu’dan geldim senin için ey insanlık senin için doğruldum Bayrağımda her medeniyetin rengi var yalnız kırmızılık yer almaz Yeşilin tonlarına aşinayım toprağın bağrından geldim Ben Doğu’dan geldim üzerimde senelerin değil asırların yorgunluğu Gel kır zencirleri isteme aç iken kardeşin her türlü rahat haram Bölüşelim ekmeğimizi aç bırakılan doysun önce bir Sevinçlerimiz ortak olsun hüzünlerimiz zaten bize mirastır El açıp dilenmek kaderimiz olmamalı Onların silahı ile birbirimizi vurmak haram kılınıncaya kadar Biz merhamet dilencisi olmanın şanımıza leke getirdiğini biliriz Adımıza kimse söz sahibi değildir artık bilinsin Tüm renkleri birbirine düşman kıldılar sınırlarımız cetvellerle çizili Her birimiz boğazlarız kimse sormaz neden ve niçindir Kalk ve silkin ölü toprağından diriliş mevsimidir bahsettiğim Dünya duysun âlem bilsin yaşadığımız yüzyılda yaşadığımız demde Doğudan doğar güneş batı aydınlığından mahrum Ey insanlık bizim mefkûremiz bu bilsin artık beşer Doğu’dan geldm gönül kapılarınızın kilitleri paslanmış çoktandır Ben bu toprakların sesiyim sizi sizin için anlatmaya geldim Ben Doğu’dan geldim kabullenin bu toprakların sesiyim Ben Doğu’dan geldim ben kimsesizlerin kimsesiyim 8 Hüznümü dile getiremem ağyar sevinir diyedir çektiğim sıkıntı Bilmezsin nicedir elim kolum bağlanmak, bağlatılmak istenir Hayatı bana zehir eyleyen derman sunmak ister Reddiyedir onlara cevabım sebebi bilinmez Dostlarım beni kınar durur asabîyim bu yüzden Ben Doğu’dan geldim fethedilmiş kale içimden Önce ayıklamalıyım ki kendime geleyim Önce bilmeliyim ki kendimi anlatayım Önceden anlamalıyım olacakları Bilmeliyim hakkı geçmesin üzerime bana güvenenlerin Ben Doğu’dan geldim bu yüzden temkinliyim Hatırlamaya çalışmalı insanlık nerede zulüm varsa Nerede insanlık zorda kalmış bırakılmışsa Hangi devirde dönemde fark etmez bu Krallıklar Şahlıklar Padişahlıklar Nemrutluklar Firavunluklar Hakeza sıralanırsa yaşadığımız ismi konulmamış muktedirlikler Sürdürmek ister saltanatlarını kan pahasına Bundan çıkmadı mı cihan harpleri Nerede ve ne zaman çıktığına dikkat edilmeli İpek Yolu muhasara altında Baharat Yolu muhasara altında İspanyolca konuşulur dünyanın öbür ucunda Britanya’nın üzerindeki güneşin batmadığı dönemler Ellerimde tüyü bitmemiş yetimlerin haklarını içine alan vesikalar İnka, Aztek haykırışları kulağımdan eksik olmaz bunca sene altına hücum İçilen barış çubuklarına kanan Kızılderililer Beyaz insana ondandır güvenmemem Benim için renkler Yaradan’ın hediyesidir, bundan vazgeçemem Ondandır Doğu esaret altında Gözyaşları sel olup akar Ondandır yaşadığın topraklar senin değil Ey insanım, düşün ve bir kez anla Kaçıncı kez kandırılış Kaçıncı kez aldanış Kaçıncıdır aynı tarih tekerrürü Kaçmak lazım şerrinden çağdaş hilelerin bir düşün Bunun için Doğu’dan geldim Selam getirdim kendine dönmeyi asalet bilenlerden Gel ve dön kendine daha vakt erkendir Söylenen bizim yavaş yavaş erimemizse Kalk ve silkin ölü toprağını at üzerinden Tarihten gelen hesaplar daha eskimedi Korkutacaklardır bir daha çocuklarını onlar Uyuturken beşiklerinde Biz kan dökmek için gelmedik Ellerimizde beyaz bayraklar alnımız açık başımız dik Haksızlıkların hesabını senin adına onlardan sormaya geldik Ben Doğu’dan geldim Benim gelmemle olmaz bu iş, bu eylem, bu başkaldırış Gelin Doğu’dan beraber gelelim beyazlar içinde Ak sakallılar öğretti bu ahdi bize Üzerimizde olan kefenimiz olsun Geri dönmemek var, hesapta işte Gelin insan kardeşlerim gelin Doğudan doğacak güneş ısıtsın içimizi Doğu’dan doğan güneş, aydınlatsın etrafımızı Doğu’dan gelenler bilinmeli artık Bu esaret ne zaman dek sürecek Esaretin tükenmesi için Doğu’dan geldim Alnımın ortasından sızar kan Taşlanırım recmedilirim belki Hakkımda çıkarılan iftiralar olacak Ayakkabım da kan dolacak belki Yolumuza dikenler döşenecek Azap vermek için her şey mubah bilinecek Sihirbazlıkla itham edilenler gibi Çekilmek istenecek dünya sahnesinden siluetimiz Aç bırakanlar hıncını almayacaktır zamanı dinle Bak etrafına senin için söyleneni senin ölümün beklenir Çağlardan çağlara akışın kesilmekte Bırak artık eğlenmeyi, kalbine söyle çekilen cefayı Kumda oynayan çocuklar olmaktan çıktık Sabrı biledik zaman içinde Her gelen belalara karşı müstakîm ol Doğu’dan gelme o kadar ucuz değil Hayatımızı sattık ideale Sen hiç bekleme Doğu’dan ses seda kesilirse bir gün Bil ki esaret zencirleri çıkartılmayacak düzende Bil ki senin için vazgeçmişken serimden Ey insanlık mesajım çağlar üstüdür dinle Kendin için insanlık için diren Bir gün elbette ulaşılacak beklenene Doğu’dan geldim dediğim an senin sesinim nefesinim soluğunum dinle Bir gün elbet gelecektir beklenen Toprağa atılan tohum gibi dirilen Rahmet yağmurlarıyla kendine gelen Havaya açılan yorgun ellerin Durmak bilmeden kımıldayan dudakların Edilen duaların hatırına beklenen Duy sesimi anla beni bil kendini bu çağda Küme küme grup grup okyanusun dalgaları gibi fevç fevç Yollar çıkar elbet bir gün dirilişe Ben Doğu’dan geldim mesajım tüm insanlığadır Yaralı kalbim vazgeçme bu senden istenen Elbet bir gün gelecektir kendine bu topraklar Soracaktır kendisine ben kimim ve neyim Bekle beni ki aynı inançla aynı kararlılıkla aynı sabırla Çağlardan çağlara akan seliyim ezilmişlerin Ben insanım Doğu’dan geldim 9 Ruhumdan damıttım şair için sevdama dair mısralarımı kan gölü ortasında Nice devranlar geçti anlaşılmamak ne kadar ağır gelir insan olana Kardeşliği arzularken bakıldı ki yabana çevrilmişiz gündüz ortasında Bu daha bir acı verir yüreğime şahididir yanaklara aşina olan yaşlar Tarihi sorguladı benliğim ben kimim nereden geldim neredeydim Ellerim böğrümde kaldı bir yetimim şimdi ismi konulmamış acılarımla İnsanlığa dönüp bakarım paramparçadır yaşadığım coğrafya Ben Doğu’dan geldim derim, anlaşılmazlıklar içindedir kaderim Bilinmezliğe sürüldü ondandır her rengi taşıyan kederlerim Şiirler yazdım boynu bükük sevdam için Şiirler yazdım kendimi ifadede oldukça acizim Ne olur insan kardeşlerim derim Ne olur bakın bu çaresizliğimize Her acıyı tattı benliğim yüzyıllardır Aynı kıbleyi yön bildik Aynı Rabb’a inandık Aynı kitaba iman ettik Ben beyaz Kızılderili olmak istemem bu topraklarda Ben itilip kakılan olmayı kabul etmedim Kardeşliğin inşası adına yöneldim geçmişime Kitaplara baktım kendimi tarif edemedim Hangi yöne savursam kendimi bilemedim Doğu’dan gelmenin ezikliği içimde kanayan yaradır Ben Medeniyetim, ben İnsanlığım demem beyhude uğraştır Nerede benim İsfahanım nerede benim Kandeharım Nerede benim Semerkantım nerede benim Buharam Nerede benim Bağdadım, Dımeşkim nerede benim Diyarbekirim Ben çağlarüstü konuşurum büyüklerimden böyle öğrendim Her biri bir parçadır sızısı içimdedir geçmişim kanayan yaradır Denir sus otur yerine konuşma dünya devran değişmiştir Anlattığın artık bir hayaldir ulaşmak güçtür ona vehme dönüşür Ben anlarım başkasını onlar beni anlamaktadır anlaşılmayan biz olduk Dostun çiçek atması, elinin kolunun bağlı olduğuna işarettir bilirim Ben bu hulyanın peşinde koşarım azar işitirim kınanırım kırılırım Ben eğilemedik başa sahibim ustalarımdan böyle öğrendim Doğu’dan gelmeyi anlamamışsa sahip değilse muktedir olmayan böyle mirasa Payımıza düşen anlatmaktır, kavratmaktır, yaşamaktır dünü bugüne bağlayarak Ben aşk şiirleri yazdım sevdam için kalbimi ortaya koyan insan olmaktan çıktım Paramparçadır topraklarım her bir tarafına yüreğimi bölerek yaşadım yıllardır Sevdamız için yaşadım uzun zamandır yaşamak dillerinde yalancı cennetlerle eş Ben Doğu’dan geldim onunla varım onunla ayaktayım sendelesem de varım Ben Doğu’dan geldim bilmeli artık İnsanlık Kabul edilmedikçe ayrıksıyım dost bilinen kim varsa Ben Doğu’dan geldim güneşin doğduğu topraklardan Sözüm artık sadece insan olanadır gerisini silmişim Silmişim gözyaşlarımla mayasını taşır artık hüzünkâr benliğim Doğu’dan gelmeyi birşeylere değiştirmem o benim şerefim Doğu’dan gelmeyi saklamadan gizlemeden aşikâr kıl Rabbim Ne acılar çekti insanlık ben bunun için topraktan gelmişim Dirilişe sevdalandım her yerim kan yara bere göz yaşımdır içtiğim Doğu’dan gelmenin bedelini ödemeye yüzyıllardır kefilim Ben Doğu’dan geldim garp bilsin artık isterim Şark duysun Üzerimde taşıdığım beyaz kefenimdir şiir anlamayanlar okusun. Ben Doğu’dan geldim, alnımda yazılı kaderim ondan kaçmam imkânsız Ben Doğu’dan geldim size uzak diyarların selamını getirdim 10 Nasırlı eller taşıyorum ellerimde yüz yıların izi var Alnımda kırışıklıklar tarihin şehadetidir, tanıklığıdır yüz yıla Bağrımda onulmaz yaralar taşımaktayım dünden bu güne Ruhumda kopan fırtınaların önünde durmaz artık kimse Doğu’dan geldim Yüzümde yakıcı alazları var, kor sevdadan yansıyan Ellerimde insanlığa sunacağım mesajı yüreğimden devşirdim Bilinmesin, çalınmasın umutlarım diye kendimden gizledim Ellerimde boynumda taşıdığım idam kemendi öyle geldim Doğu’dan geldim Memleket özlemi taşıdım hür başım dik alnım açık Hasretimi toprağa devşirdim yeşersin diye umutlarım Yüz yılların hasretini sakladım gönül kutumda yıllardır Mahpus düşünceler bilirim ki saklı kalmaya tahammül edemez Onları açıklamaya geldim uzak diyarlardan Esintisini alarak yağmura doymuş toprakların bereketiyle Edilen dualara yaslanarak, mazlumların âhıyla sürüklendim Dicle’den, Fırat’tan, Murat’tan, Seyhan’dan, Ceyhan’dan Uzak diyarlarımdan Maveru’n-Nehir’den, Pencap’tan Karaçi’den, İslamabadla Haydarabad ve Keşmir’den Nerede su akarsa oradan getirdim toplayıp gözyaşımda Acılarını, özlemlerini yol bildim akarken yanaklarımdan Bir tarafım Türk Bir tarafım Kürd Bir tarafım Âcem Bir yanım Arab Yetmez mi coğrafyamda akıtılan gözyaşı ve dinmeyen ızdırab Doğu’dan geldim Lâl u mercan elmas u inci hazinelerimdir gasp edilen Her şeyine temlik konulan toprağına göz dikilen Sular benimse sahibi ben olmalıyım Akan petrol benimse ben kullanmalıyım Suçum sadece kardeş kavgasına kurban edilmek Niçin didişiriz yüzyıllardır kan akıtırız ağlarız Medeniyetin sahibi iken kapılarda el bağlarız Doğu’dan geldim Size esintilerini taşıdım kalbimle topraklarımın Hangi dil konuşulursa zenginliğimdir dedim Her dilde sevda şarkılarını yeniden yazmaya geldim Kitaplarda unutulan bilgeliği hatırlatmaya geldim Devasa umutların çöplüğü olmasın diye kalbimi açmaya geldim Geldim apansız bir şafak vaktinde güneşin doğuşuyla dünyaya Yorgun her diyardan toplanan toprakta dirilip yeşererek Sözümüzün eri olma adına hesap sormaya geldim Doğu’dan geldim devşirilen acıların kaynağı yüreğimde Onulmaz yaralara derman bildim eczayı yaraları sarmaya geldim Beklenen benim bu yüzyılda gözyaşını durdurtmaya geldim Sırtıma yüklenen günahları esas sahibine devretmeye kararlıyım Açlığa terk edilen insanların bedduasıyım Bağrı yanık annelerin dilinde acıların tınısıyım Evladı elinden alınan babaların âhıyım Ben Doğu’dan geldim Her inancın her dilin her milletin adına söz verdim İnsanlığa mesajım var mutluluk herkesin hakkıdır Coğrafyaların ismi arz etmez hiçbir önem Hartası cetvelle çizilen sınırları tanımadım hiç Her ülke bayrağında acı var gözyaşı var Onların çaresi bende bunu söylemeye geldim Ben Doğu’dan geldim Pîrlerime danıştım, ak sakallılarıma danıştım Okudum beni anlatan saklanmış kitapları Bilmedim sanma tarihten gelen kökenimi Milliyet bende zenginliktir dil bunun işareti Hakkı haklıya teslime amadeyim onun için geldim Ben Doğu’dan geldim Sen-ben kavgasına işaret sayılmasın varlığım Kim düşürürse fitneyi onu ortadan kaldırmak görevim Ben hüzne gark olayım, ben ayaklar altında kalayım Yüzyıllardır mutluğunu acılarım üzerinde kuran var Ben var oldukça kanımla beslenenlerden hesap sormaya geldim Ben Doğu’dan geldim Bir yanımda adalet var bir yanımda insanlık Bir yanımda hüzün var âhlara hep bulanmış Kanla gözyaşıyla karılmış topraklarım Baharında güzü yaşamış gençlerin sevdaları Destmala işlenmiş hasretin tortuları Toprak kokulu kanla yeşermiş güller taşırım Âh u eninle ahvâlim miras kalanı güne taşır Nerede benim gül kokulu diyarım Nerede benim bağlarım bahçelerim Bülbül iken gülü tanımadığına yanan insanım Nerede hayatına kastedilen kadınım kızanım Nerede benim hayatım Nerede benim yaşamım Kimliğime el koyanların sözüne kanmam Nerede benim yer altı yer üstü kaynaklarım Ben hür gelmişsem dünyaya hür ölmek idlerim Doğu’dan geldiğimi başka nasıl söylerim Doğu’dan geldim Son sözümü söylemedim Beni bana anlatanların yalanını yüzüne vurmaya geldim Deniz aşırı dostluklara kim inandı bunca senedir Onlar kendileri yapar kendileri inandırtır kendileri tapar Ben kendimi bulduğumda sırtımda birçok ipotek tanıdım Ah nerede önceki ruhum nerede gençlimdeki kuvvetim Bana tanıklık etsin yerle gök ne kitap varsa şahidim olsun Söylemim aynıdır değişmeyecek kendimi bildim bileli Şahit olsun dilini bilmediğim insanlar Korkular silinecek artık gözlerden Sevinçlerini saklamayacak artık insanlar Bilinmeli yeryüzünde masal denilen hakikatim Ben Doğu’dan geldim Ben Doğu’dan geldim Dinecek acılar artık mecburuz buna Herkesin ilahı farklı değildir iman ettik Aç kalmayacak insanlar Sıkıntıya yer yok artık hayatta Öldürülmeyecek esir alınan kimse Öldürülenlerden hesap sorulacak Rahat yaşamayacak acı üstüne saltanat kuran Onlardan bir bir hesabı sorulacak yaptıklarının Merhameti hak etmeyenlerin sonunu kendileri tayin etmeli Özgürlük şarkıları söylenerek açılan tutsaklık devrine kapanmalı kapılar Hile üzerine mutluluk rüzgarları estirmeyecek kimse Kitaplarında öldürme diyenlerin öldürme saltanatları yıkılmaya mahkûm Ben Doğu’dan geldim artık her şey bilinecek Kopacak tufan bir daha bir daha kopacak tufan gelişimizle İnsanlığa mesajımız açık ve net, insan olana haram eziyet Önce insan önce erdem ilkemizdir, değişmeyecek Bilinecek artık yeryüzünde varlığımız bilinmeli bilinecek Elbet boş durmayacak gelişimize sevinmeyenler İnsanlığa kurtuluşa reçetedir Doğu’dan gelmek İnsan olmaya layık olmayanın ismi silinecek Ya zulmu bitecek yüzyılların ya Doğu bilinecek Dirilecek Doğu, bundan eminiz dirilecek Tarihe düş kaydını Doğu artık ezilmeyecek Doğu’dan gelenler bunu bilmeli bilecek Ben Doğu’dan geldim Gelişimiz her yerde her dem her mekânda devam edecek Tarihe kayıt düş, bu umutlar sen varsan elbet yeşerecek. Doğu’dan gelmek şarkıdır sözleri şairin dilinde tükenmeyecek Sabahın ilk demindeyim uyku tatmamış gözkapaklarım Ben kendime gelmedim gecenin karanlıklarındaydı gezintim Sordum kendime ben kimim nereden geldim Doğu’dan geldiğimi hatırlarım üstüm başım toz toprak Nice zamandır sukutum kapalı kutuda bir çığlık Herdem kendimi sorguladım ben niçin geldim Kalktım üstüm başım toz toprak Ben Doğu’dan geldiğimi unutmamalıyım Aşkı Doğu’dan öğrendim Öğrendim sevgiyi Doğu’dan İnsanlığımı Doğu’ya borçluyum Sevdamı Doğu’ya Sanmasın Doğu bir bölge ismidir kimse Benim medeniyetimin aslıdır geldiğim coğrafyalar Ben Doğu’dan geldiğimi asla saklamadım Bir yanım Kandahar bir yanım Pencap Bir tarafım İsfahan bir tarafım Buhara Bir yönüm Bağdad bir yönüm Kenan Diyarı Bir kıblem Kudus bir kıblem Mekke Bir aynam Mısır bir aynam Yemen Bir tarafım Diyarbekir bir tarafım İstanbul Bir parçam Tebriz bir parçam Şam Ben Doğu’dan geldiğimi saklayamam Onun için paramparçadır yüreğim Ondandır ağlamaklı olduğum Ondandır kan kusarken şerbet içtiğimi söylemem Ben Doğu’dan geldim üstüm toz toprak Doğrulup küllerinden medeniyetimin Hangi bağır kanamamaktadır coğrafyamda Her derde derman olmak üzere çıktım yola Ey insanım senin için geldim Açıklama: Daha önce bölümler halinde yayınlanan şiirimizi, okurlarımızın isteği üzerine tek bölüm halinde tekrar yayınlıyoruz |
Aynı Rabb’a inandık
Aynı kitaba iman ettik
Birliğimizin destanı gibi olmuş, Allah razı olsun. Halkımız arasında sen ben davası yok, uzaktan yönetilen, bölme için çalışan maşalar fitne çıkarıyor.
Hepimiz aynı anne ve babadan olmayız
Teşekkürler bu güzel paylaşım için
selamlarla