BİR SARHOŞUN AYILIŞI
Oturmuşum kapı önüne
Düşünüyorum Atatürk’üm. Bunu yapmakta geç kalsam da Maalesef diğer insanlar gibi bu yaptığım ilk olsa da Düşünüyorum... Gerçi buna fırsat bile kalmadan Sarhoş iki adam yanıma geliyor. " Naber lan Ahmet" diye Hiç sormadan çekmişler iki sandalye oturuyorlar. Tam da kaşınırken bunlar beni nerden tanıyor diye Başlıyorlar konuşmaya benle. Birisi karı-kız anlatıyor, Diğeri kumarda yaptığı düzenbazlıkları, oyunları. Şaşkın şaşkın ağızlarına bakıyorum. Söylediklerini bir dereceye kadar duydum, Gerisini hatırlamıyorum. O kadar çirkin laflar ediyorlardı ki Belki de hatırlamak istemiyorum. Kim hatırlamak ister ki Atatürk’üm? Kim? Onlar gittiler, ben kendimle başbaşa kaldım. Söylediklerinden dolayı kendimden utandım. Neden ben de onlardandım? Gerçekte ben neyim? Mahalleli gözünde bir serseri, Karım gözünde bir ayyaş... Aslında koca bir hiç. Düşünüyorum Atatürk’üm, Düşünüyorum da, ben miyim sadece hiç? Aslında bütün insanlık bir hiç... Neden mi Koca Türk? Söyleyeyim. Hadi ben bir sarhoşum, Orda burda uyuyorum. Ben uyuyorum ama onlar da uyuyorlar. Hem de Ayakta uyuyorlar be Koca Türk! Ayakta... Herkes sanki uyanmak için Bir Mustafa Kemal daha bekliyor. Ama benim beklemeye zamanım yok! Basmışım kırkıma Elliden sonra herkes gibi Bayramlaşacağım, kucaklaşacağım kara toprakla. Bu yüzden Mustafa Kemal olmaya geliyorum. Geliyorum Atatürk’üm geliyorum... Bir sarhoş ne yapabilir diyorsundur şimdi. Söyleyeyim Atatürk’üm. Kendini bulan, kendiyle barışan insan Roma’yı da yakar, burayı da. Ama ben yakmaya değil, yıkmaya değil, Kurmaya geliyorum Atatürk’üm kurmaya. Sen olmaya... Bütün dünya, duy beni, Geliyorum... Elif ÖZEN |