1986 ARALIĞIN SON CUMASI
Bir Nahit Övünç şiiri:ESAT KURT’U ANLATMAK...
sabahlar şımarık çocuk gibi,çıkar ya omuzlarıma nerelerde,nelerleyken bıkmadan aradıklarım yürüyen duvar,yüz-dönmüş pencere,dar merdivenler birde o saksılar,karşı balkondaki,çelimsiz saplar içlerinde kurumuş dallarına bakıp kiraz ağacının göçüp-gitmişti öbür cumalar,yaşadıklarım son yaşadığımdı bu,son cuması aralığın... yağmur yağıyordu hızlıdan olmayan mutluluğu taşımaya kalkmış bana esat kurt koşarak çıkıp merdivenleri kapımı çalmıştı bira şişelerinin cıvıltılı şangırtıları zembilinde gözlerinde uçuşan kıvılcımlarla giriverdi kapıdan... sırtında küçülmüş siyap paltosu,biraz yüzü solgun /-yıllar boyu bir defacık bile merhaba esat nasılsın,demedi mutluluk bana bardağa dolan biranın dalıp altın sarısına uzun-uzun iki mısra okumuştu bir şiirinde yine sildi elinin tersiyle köpükleri bıyıklarından duman sokak,levent akşamlarında öylesine yılgın tavada patates,bir kağıt birde tükenmez kalem acıların boy attığı tek nüfuslu dünyasında yalan sevdalara kırgın,insanlara kırgın söke’ye,günlere,yollara kırgın,kırgın üniversitelisine bir yolcu yalnızlık koridorunda,aranmaz,özlenmez uzak uzak yüreği,kinin zehrinden,cinayetlerinden hıncın... bir avuç tuzlu fıstık,biraz cips,biraz hardal 3 yumurta kırdık sahandaki sucuk dilimlerine kederler,hasretler,bekleyişler içli şarkılarda dumanı üstünde...uçurumlarımıza düşen yaralı kartal sonra "yarım kalmış akşamüstü"şiirlerinden okudu esat alnında derin çizgiler gırtlak gırtlağa ne bir tek yalan,ne bir tek fesat yetipte-artarak gerçekleri anlatmağa... yaban giresun ikintilerinde ekşimiş deniz kokulu rüzgarlar göğüsleyip en çocuksu sevdalardan,sevinçlerden yoksun yaşamış fındık bahçelerinde kahırlar süsleyip kor düşürmüş ciğerlerine,bakışlarında ıslak mavi tahtaya yapıştırılmış japon kağıtlarına çizmemiş mahsun yüzünü onun luciana pelizzari kendini kendi resimlemiş kaskatı toprağa,kurak elindeki çubukla üstü budak budak... nice yıllar ihtiyarlamış gencecik bedeninde akmış çamurlu sular gibi özlem,sessiz ve derinden bir ses,bir esinti beklemiş söke’nin kapkara gürgenlerinden... insan yutan caddelerde zamanlar uzatıp yürümüş mektuplar,öyküler yazmış,aşk göklerce büyümüş aç çocuğu,tarlayı,tohumu,toprağı,taşı hatıralar anlatmış dağılan,kanayan,bitmiş,çürümüş vahalar taşımış serapları silip yaldızsız imgelerle çöl olmuş duyguların ateşten kumlarına "bir gin olsun,merhaba esat nasılsın dememiş mutluluk" bulmamış bir gülücük,eylül parklarında,kırlarda,çiçeklerde... Nahit ÖVÜNÇ Aralık’ın son cuması 1986-Kuzguncuk |