Berivanım
Berivanım
Sırat köprüsünden geçmişçesine, Takip edilen belalardan uzak yerde Vermiş sırtımızı biz gibi,yalnız meşe ağacına Gökyüzündeki yıldızlarla yüz yüze gelirken Buram, buram kokan kekik kokusuna Ay ışığında ayrılık yaşamışçasına Usulca omzuma yaslanan başın Yüzüne dökülen zülüflerin Pusulara aldırış etmeyen gözlerine Omzumda yavaş, yavaş erir maviş gözlerin… Tüm yorgunluğumu üzerimden alırken Nemlenen gözlerimle Geleceği belirsiz günlere aldırmadan Hayal kurarım sen yanımda yorgunluk uykusu çekerken, Doğduğumuz şehirde el ele dolaşacak mıyız bilemem ama, Gönül sevdamız yasak edilmiş bizlere Akıp giden bir hayatta son istasyondayız Ölümü kendimize baş yastık etmişiz Çok şey istemiyoruz ağalar,beyler bu hayatta Bir birini isteyen toprak su gibi Ölüm fermanı vermişsiniz bizlere Daha kaç bucak yer değiştireceğiz biz Yaşadığımız topraklar bize yasak Senle yaşadığım her anım Senle aldığım her nefes bana Ölüm düşse de çiçek açmamış dalımıza Vallahi,berivanım azda yaşasak Varsın ölüm denilen namerdi Her ikimizde elimizin tersi ile Sonsuza dek Silelim gel gönlümüzde ki Sevdamızın berrak suyu ile… Ölüm fermanını veren dillere Açılmamış kapıların zincirlerini bir, bir kırıp geleceğe ışık tutacağız. 15/01/1991 Sungurlu Kemal TAŞTEMUR |