Yalnızlığın Ezgisi
I.
antik düşler besledim hüznümün kır çiçeği boşluğunda, isminin yanılsamalarıyla yeşeren. ve hep eksikti nasırlaşmış umutlarım yalnızlığın karanfil sarhoşluğunda, yitik bir yüreğin Leyla’sızlık hali gibi. yansımasızlığının çatlaklarından süzülen bir ayna çaresizliğiydi benimkisi, yahut kurak bir coğrafyanın bozkır vuslatsızlığı. ki vuslat gizli öznesizliğiydi büyüyen uzaklığının, devrik bir ömrün yamaçlarında gezinen. II. bir ceylanın gözlerini çölleştiren uçurum karası sessizlikler konar dallarına tüketilmiş yapraksızlığımın. iklimleri nadasa bırakırcasına, sağanaklaşır topraklarımın çatlaklarında ormanlığını yitirmiş bir rüzgar yanılgısı. bir tetik boşluğundan düşercesine kurutur sonra ömrümün gözelerini belleğini yitirmiş yalnızlıklar ezgisi. önce bir bir, sonra topyekün... notalarını unutmuş bir ezgidir yalnızlık yüreğimin varoşlarından düşercesine gölgesini terk etmiş bir gülün yapraklarına, tohumlarında girdaplaşır özünü kurutarak. çünkü çiçekliğini öldüren lalezardır yalnızlık. 25.01.2011 |