Sana Bahar Yakışır
Sana Bahar Yakışır
Yüreğinde yağmur devinir gözleri bulut çobanı Bebe sırtına kundaklı, ırgat, bel vermez hayat. Kazmaların sapından tutarken kepirana, ‘efil efil eden’ Karacoğlan ezgileri damıttı sinek çatlatan sıcağında İki kundak arası, avazı gibi yanık gitti gölgelikten Bilemedi, ağa kapısında kaç bahar yaşadığını..? Deprem tepti imge aynam, anam olan evi Ağzı açıkmış toprağın, ay vurdu hüznüme Yüzümü yüreğine seren, gözleri iki nergis çiçeği Bir öpümlük yaşayan türkü anamı bana verin O içime düşen seyhan damlası. Tadını yüreğimde taşıdığım, duvardaki fotoğraf İç tellerime su veren düşlerimin öpücüğü, ne zaman Hayatın çapraz ateşinde günüm morarsa, omuz arasam Koşarım toprak olmuş ana kucağına..! Rüyalarıma süzülsen ay vakti, iç gölüme Damlasan, bir göz edimlik bakışsak Sesin sesime değer, bezenirim; bir sağnak dua Mırıldanır, şiir basarım yüreğime. Gülümsemesi yüzüne yakışan toprak yüzlü Ölmekten, cennet ikliminden yağmurlu günlerle gelsen! ! .. Koşarım kuş cıvıltısı sesimle Kara şalvarlı, nurhaleli sıcak ana kucağına..! İç denizi elvan elvan ana / vatan İnsanlığın solmaz gülü, evladiyelik Ebem kuşağı giyitli, gökyeleli Mor güngülü gülüşlü ana / dolu Sana bahar yakışır! .. Ali Akdemir 26. 02. 2007 |
fazla söze ne hacet
...