)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-85-)(-)(-)(
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Mevla’yı Seversen Konuk Et Beni Mevla’yı seversen konuk et beni Bu gece eğleşir yatar giderim Gözden ırak olup gönülden cüda Derbeder olur da yiter giderim Çıra yakıp yanımıza oturma Zahmet edip eve haber götürme Bir içim su bir lokma nân getirme Niyet eder oruç tutar giderim Allah’ı seversen ta’n etme bize Hak kulun ay’bını vurmamış yüze Coşkun seller gibi akıp denize Bıldır yağan kardan beter giderim Sabahtan kalkanda han pulu iste Eğer vermez isem tekdir et, kışta Atı koy mezada müşteri sesle Değere değmeze satar giderim Çıldırlı Şenlik’im aşk havasında Üryan gönlüm gezer abdal postunda Kahve ocağında peyke üstünde Yorgansız döşeksiz yatar giderim ……………………………… AŞIK ŞENLİK …………………. Asıl adı Hasan olup 1850’de Çıldır’ın Suhara (Yakınsu) köyünde doğmuştur. Aşık Şenlik Terekeme (Karapapak) boyundandır. Karapapak ağzını en yetkin biçimde kullanan Şenlik, 14 yaşında kuş avcılığı yaparken dere boyunda uyuya kalmış, düşünde aşk badesini içmiş. Kalkınca şiir söylemeye başlamış. 19 yaşında iken Ahılkelek’in Lebis köyünden Aşık Nuri’den saz çalmayı öğrenmiştir. Kars, Ahıska, Borçalı, Tiflis, Gürü ve Revan’ı , dolaşmış, çağının birçok aşığıyla karşılaşmalar yapmıştır. Edebiyat araştırmacısı Nejat Birdoğan, Şenlik’in şiir dünyasına eğilirken şunları söyler: "Artık, ozanlığa ve deyişlere bir düşle boşlamalarının gerçek* olduğunda şüphe, kalmayan bütün halk ozanlarının düşünü Şenlik de görmüştür. Bu düşte bade yoktur. Sadece Salatın isminde bir kız görmüş, bu görüş kızın ardı sıra yanıp tutuşmasına yetmemiştir. Nitekim ozanımız da Huri isminde bir kızdan başkasına yanıp tutunma ve bağlanma yoktur. Huri de çabuk unutulmuştur. Şenlik çağı, halk ozanları bakımından geniş ve güçlü bir çağdır. Ozanımız bu ozanlardan Feryadi, Mazlumi, Sümmani, Aşık Abbas ve İzani ile karşılaşmıştır. Sümmani, ile bütün hayatları boyunca bir kardeş gibi yaşamışlardır. Söylentiye göre bir karşılaşmalarında uzun boylu çaba sarf edip, yorulunca Şenlik’in annesi içeri girerek her ikisine de kardeşsiniz anlamına gelmesi için göğüslerini göstermiş ve ozanları ayırmıştır." Dil olarak ağdalı bir dil kullandığı görülse de, çağının ozanlarında genel olarak görülen bu durum, salt Şenlik için eleştiri konusu edilebilecek bir özellik değildir. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının olduğu dönemde Şenlik kahramanlık destanlarıyla, koçaklamalarıyla yöredeki milis kuvvetlerin direnç kaynağı olmuştur. Kars’ın Ermenilerle dolu olduğu günlerde, Çıldır’dan Kars’a gelen Aşık Şenlik, durumun kötü olmasından, geri döner. Dönerken yolda arkasında süvarileriyle, bir Rus Generali rastlar. Kendisinden vaziyet hakkında ve Rus Çarlığını mı, yoksa Osmanlıların yanında mı yer alacağını soran Rus generaline şu yanıtı verir: Hulusi gabilden bilsen fikrimi Men Allah’tan Al’osmanı isterem. Merhamet sahibi ol rahmi gani Nesli mürsel hökmü hanı isterem. Bunu dinleyen Çarlık Rusyası nın generali bu büyük ozanımızı kutlayarak "Eğer Çarlık Rusyasını istiyorum deseydin, hemen boynunu vurduracaktım. Tam dinine sadıkmışsın." diyerek, yirmi beş lira da mükafat verir. Zamanın tanınmış bir çok aşıklarıyla karşılaşmalarda bulunan Şenlik, istilacılarla mücadele veren en güçlü aşık olarak bilinir. 1913 yılında, Revan’da hanlar arasında yapılan bir düğünde, toy babası seçimi için bilinmedik bir hikaye yarışı başlar. "Latif Şah" hikayesi Revan’lı Bala Mehmet tarafından, okununca, aldığı birincilikle, başını belaya sokar. Toy babası seçimini kazanan Bala Mehmet, bazı hanlar tarafından sıkıştırılarak, hikayenin ustasının gelmemesi halinde başının vurulacağını belirtirler. Hanların baskısı üzerine Şenlik’e gelen aşık, onu da alıp, Revan’a giderler. Oradaki aşıklar Şenlik’in atışmalarda yendiği, bağladığı kişiler olup, Aşık Şenlik’e kin besleyenlerdir. Revan’da yapılan atışmalarda da yenilirler. Zaten kinli olana bu aşıklar, Şenlik’e bir tuzak kurarak, yemeğine zehir katarlar. Hastalanan Aşık Şenlik, trenle Arpaçay’a kadar gelir, Dilaver köyünde iyice hastalanır ve ölür. Cenazesi Akbaba’nın Hozu köyüne ve oradan Çıldır’ın Suhara köyüne getirilir. Mezarı buradadır. ................................................................................................... )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-85-)(-)(-)( Nolursun bu gece mihman et beni Şuraya kıvrılır yatar giderim Kendine köle et ister sat beni Şem olup eriyip biter giderim Dayanmak mümkün mü aşkın narına Dertlerim katlandı ah-ı zâr’ına Kuru ağaç gibi yanıp hâr’ına Küllerim savrulur tüter giderim Vermedin bir bade gönül testinden Bir şey anlamadım bana restinden Kaç gün kaç ay geçti sevda üstünden Bir güneş misali batar giderim Böylesi sevdadan gel de sen yanma Kararan şu bahtım açılmaz sanma Bu sözlerin kolay yutulmaz amma Hatırın kıramam yutar giderim Bu kara talihim sanki bir cidar Sanma ki ömrümü sevdana adar Benim de şu sabrım bir yere kadar Başımdan sevdanı atar giderim Daha durmam gayrı Dünya’yı versen Durursun sözünde er oğlu ersen Bu kötü tavrına devam edersen Vallaha kaşımı çatar giderim Lüzumsuz görmedin huzurlu meşki Canansız neyleyim ben sırça köşkü Kim neyler mesnetsiz böyle bir aşkı Para da istemem satar giderim Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |