Ruhsal Savaşım!
İnsanlari gördüm kendi uğultulari içinde
Yıkılış; ve beklentisiz yarınlar hasretinde Ürperip uzaklaştim çılgın çalkantılar östünde Sular almiş tekneleri hayat tarumar güvertemde. Ruhsal savaşim yayiliyor ipince gövdeme Diri öpüşleri oyan dudaklar öfkede İşte yükseliyor; ezici hayaller içinde Soluğu parçaliyor göğsümü, sonsuz bir gecede. ’Kaç kereler’ ölü gibi, sessiz derinlerde Yanmişti şiir’lerim -ki- hala yaniyor alevlerde Uzaklar titretiyor beni balım’si gözlerde Eteğinden düşeceğim dünyanın, bir gün belki de. Bu ne biçim hayat böyle? Darmadağın kalbim, acılar içinde. Ufukta dram var; güneş kanlı bir ayinde Anılar uğulduyor, kiyamet var içimde! Dünyalar düşlerdim; görülmedik çiçeklerine Bakamam ben, otların budala gözlerine Matemden kuşaklar gerilmiş engine Surlarına üfülmüş dünyamın; anılar toz duman içinde! Ne zaman ki unutulmuş masalım canlandı gözümde Ölüm kervanı geceler serildiler östüme! Ne zaman ki gömüldüm ben hayatın şi’rine Anılar hançerleşip saplandılar içime! Bu ne biçim işkence yeri böyle? görün nasıl yaniyor kalbim, alevler içinde. Gitmeliyim dünyanın bir ucuna, nalinli dizelerle Ölünce rastliyacağım peşimi bırakmayan kedere. Neden gerildim ben, çarmıhlara böyle? Soğuksun ölüm! ruhumu çıkar göklere. Bir hayat çırpındım, zamanın amansız çölünde Unutuyorum ilkeleri, artık inancım yok tarihe. Umurumda değil aylar, kayboldum ben geçen eylülde; Tüm ağuları tükettim yalnızca özü bende. Kabul ediyorum öykünelim bak şair dinle! Kendimi ariyorum sevginin ve de acinin bütün biçimlerinde. Artık doymuşum: söyleyin fecre! savrulmasın gecelere. İçimi burkuyor yalvarırım boğmayın övgülere. Daha ne kadar dayanmam gerek, İsteğimi beslemiyor: beklentim yok senelere! ... |
Güzel bir arayış şiiri olmuş. Yüreğine sağlık!