HAN Gİ CAN DAYANIR
HAN Gİ CAN DAYANIR
Bir rüyanın sonuna geliyorum artık Dünümde yaşadıklarım geride kalıyor Bıraktığı acı dolu hissiyatla Kaderin böylesine büyük bir oyunu Ömrüme biçilmiş en güzel kefen gibiydi Ömrümün en hazin zamanlarını geçiriyorum Bir nevi geçmişimle yüzleşiyorum Yalansız riyasız adam gibi adamlığımın Ayaklar altına alınışının mihrabımın yıkımındayım Can dedik ömür dedik yürek yükledik benliğimize Hüznü çökerttiler adeta üzerime dev dalgalar gibi Dayanırım sandım bunca derdin ahengine Güçlüyüm ayaktayım ayakta durmalıyım diyordum Başaramadım sırtımı dayadıklarım beni yarı yolda kodular Bir başıma, aniden çeviri verdiler yüzerlini benden Dağ olsan dayanamasın sırtını dayadıkların olmasa Dağ idim çakıl taşına çevirdiler beni Benliğimi aldılar benden yaban elere savurdular Umutlarımı yarınlarımı benden çaldılar bir, bir Tıpkı üç goncamı benden çaldıkları gibi Cüssem duruyor yalancı bakışlarının karşısında Oysa gördükleri sadece görüntüm içi boş içi ölü Hangi can dayanır bunca acının fendine Hey hat yokmu bu kara bahtıma yazılanımı silenim Yok, mu bu anıl yazımı yeniden yazanım Sığındığım tek liman beni yaradan YARADANIM kaldı Tutunabileceğim ne bir dal nede uzatılacak bir el kaldı Gidiyorum yarınımdan habersiz avare deli ya da deliden öte gibi Beynim kılcal damarlarına kadar yitik ve ölü Bunca acının bir insana verilmesi hangi ahlaka hangi dine uyar Kabir azabı yaşatılar yaşadığımı sandığım bu dünyada Baba… Kapını kapadılar bu gün yüzüme Sevgi diye kardeş diye bir kelime takılmaz oldu artık dilime Ne idim ne oldum kendimi bir anda cehennemin ortasında buldum Açıl ey kapı açıl seni buraya diken babanın oğluyum ben Arkanda barındırdığın canın oğlu kardeşiyim ben Gidecek kapım kalmadı yedi kapı kapandı acıyla yüklü yüzüme Kimseler inanmaz oldu tekbir sözüme Sınav mı yoksa yeniden bahtıma yazılmış bir kader mi? Tutuğumu sandığım canların yitik oluşlarını görmek miydi kaderim Derdin ötesi vijdanın diğer yanı Ömrüme biçilmiş kaderimin son anı vakit sonsuzluğun deni Ölüm artık bu can için gelmeli Bir tatlı tebessüm hasreti yaktı yüreğimi benliğimi Koşarken karanlıklardan aydınlığa Yedi can aldı canımı benliğimi Bir çınar ağacının çürük bir dalı oldum Yaprak gibi sararıp soldum bir fırsat daha diye nefes soludum Vurdular beni dalımdan düştüm artık kurudum Ne gazel olurum ne dal kim kurtarır bu canı heyhat Kurudu gözlerimdeki pınarlar içerimde akar yaş Ne bir deli nede serseri oldu bu gövdenin üzerinde duran baş Vurdular beni benliğimle yavaş, yavaş Adınız baki kalır beynimin bir köşesin de İhanetim olmaz benim sizin gibi benden sizlere Baş koyar yakarım bu âlemin fendini işte o an anlarısınız yüreğimin rengini Son nefeslerde bıraktınız beni tutup teneşir taşına koymadınız benliğimi Açılmış mezara indirmediniz cesedimi Kurda kuşa yem etiniz yedi kardeş denilen zenginliğimi Kırkımdan sonra ölüm ne garip kırkından sonra öllüp’te yaşamak ne garip Hangi canki bu kadar taş, hangi can ki bu kadar güçlü Bana olan nefretinizi beni taşa bana bakan kinli gözleirniz güç oldu bu cana Kınından çıkmaz hancerim nede dilimden dökülmez birkaç kelam sizlere Siz için yakmaz mıydım bu âlemi bu âlemi getirmez miydim dize Bir ordu gibi görürdüm yedi can yedi gardaş var diye Bilmezdim bir başıma bilmezdim yedi can alır bu canımı Mihrabın yerinde duracak ayaklarının üzerinde Ölüm bile gelse yere düşmeyecek naşım Haykırışım duyulmaz bilirim bana karşı sağır sultansınız Beni nasılda bitişe yolladınız Birazdan zifiri karanlıklar saracak boş olan benliğimi Derinden derine içim içimi kemirecek Bir tebesüm saracak hüzünlü yüzümü Geride kalanların anısına bulunmayacak naşım Bir dağ iken çakıl taşı olmak ne garip Ne garip şey ana yedi candan yana yedi can kadar uzak düşmek Ne garip ana bu koca âlemde kendini kimsesiz his etmek Yalın ve yitik kalmak Oysa ben bu değildim olmamalıydım bendim sondan gelen ikinci Bendim dağ gibi kale gibi ağabeylerimin olduğunu haykıran Hani nerde ana söyle de birinin sesi değsin sağır olan kulaklarıma Uzatsın biri elini ana buradayım diyebilsin haykırsın Haykırışıyla benzim solsun yüzüm kızarsın unutuklarımı yeniden anayım ana Dışarıya bakıyor gözlerim koca çınarları görüyorum dallı yapraklarıyla sallanan Ben neden öksüz ve tek kaldım ana neden benimde tutunacak dalım yok Neden yalnızlık sadece bana mahsus kılındı neden ben bir hiç oldum ana Hangi adalete sığar bu kadar kolay silinmek bu kadar kolay yok etmek Kardeşliğin buysa anlam ve manası yo ana yo ben yokum bu oyunda Baş koyardım dünümden bu günüme her birinin bir tırnağı için Yakardım bu âlemi onların nazlı bir seslenişine Ölüme koşardım onların bir evet diyişine Nasılda harcandım ana yedi gül içinde yedi can içinde Nasılda yok edildim hiç dökülmemiş yaşın içinde Ölüm olur ağıtlar yapılır gözlerden nazlı nazlı gözyaşları dökülür Tatlı tebessümler yerini acıya hüsrana bırakır Yaslar tutulur başsağlığı dilenir bir ölen olur bir defnedilen bir mezar olur Hani nerde ana ne ağlayanım var naşımınkarşısında Ne yasımı tutan var gözlerimin önünde Nede mezarım var ne garip bir şey ana bu, böyle ölü dediğinin mezarı olur Neden neden ana bir mezarım yok benim. yoksa bu dünyada yerim yok mu? Yoksa yedi canmı vurdu beni yoksa toprakmı kabullenmez bu aciz bedeni Ben yaşamayı dilerken ölümü özledim ana Ben karanlıkatan aydınlığa çıkmak için koşarken karanlığı özledim ana Ben adam gibi adam olmaya çalışırken adamlığımı kaybettim ana Ben var olan her şeyimi kaybettim ana Ne geride bir ağlayanım olsun bu günümden yarınıma Nede ben için bir hayır sevap işleyen olsun bu canıma Ben mükâfatımı hayrımı sevabımı aldım gard aşlarımdan yana Artık vakit yakın artık umutların son durağına yakınım ana Bu nefes var oldukça bu yalancı dünyanın beyninde Hiçbiri ama hiçbiri olmasın ne düğünümde ne ölümde… Ana. |