Rahmetindir Gözlerimden Avuçlarıma Süzülen
Kalem şiire dokundu
İçimden geçen ne varsa Bir bir kelâma döküldü //Gönlüm aklıma sordu şuurum rıza istiyordu// Bir gece vakti ayın şavkı vururken Mecaz bir sevdaydı gözlerimden dökülen Hangi duanın sırrıdır ki Bir seher vakti ufukların rengi dönerken sabaha Hakikat sırları özüme sirayet ederken Rahmetindir gözümden avuçlarıma süzülen Yüreğimde fani duygularım raks ederken Senin aşkın olsun zikir olup dilimden dökülen Açıver nurlu yolunu bulayım hakikatli sonumu Büyük manevi buhranlarım vardı benim Gafletler içinde yüzüyordum Kelâm-ı kadimi okurken Rabb-ül Âlemin olan sen Ben edna kuluna açıverdin perdeleri //Hidayet kapılarını da açıver seni göremeyen cemiyete// Tefessüh etmiş duyguları söküp, Ben aciz kulunu rahmetinle sardın Alevlerden çıkarıp bir yangının orta yerinden aldın //Cennete götüren ilminin kölesi olayım// Şimdilerde gonca olmuş mesaimi Güller içinde gülistana doğru Gül-i ruhsar’ına meftun aşk ve şevk ile nakşetmekteyim Açtığın bu yolda güllerin efendisine koşarak gitmekteyim /Ey kâinatın efendisi ben gül-i ruhsar’ına meftun sen dağıt etrafa rayihalarını// Melek… Şuur: Anlayış, idrak. Vicdan. Hiss-i zâhirle duymak. Buhran: Bir işin tehlikeli ve karışık hâl alması. Kelâm-ı Kadim: Kur’an-ı Kerim, Kadim kelâm. Tefessüh: Alçaklaşmak. Bozulmak. Gül-i Ruhsar: Mânevi çok güzellik sahibi. Gül-i Ruhsar: Gül yanaklı. Mânevi çok güzellik sahibi. Çok sevilen. Meftun: Âşık. Mecnun Rayiha: Koku, hoş koku.: |
Güller içinde gülistana doğru
Gül-i ruhsar’ına meftun aşk ve şevk ile nakşetmekteyim
Açtığın bu yolda güllerin efendisine koşarak gitmekteyim
çok güzel anlamlıydı kutlarım