Taife Gazap Etmeyen Kâinatın Efendisi(sav)
Zulümata boğulurken kızgın kumlar
Kuraklıkla boğuşurken çöller Bir gonca bitirir o mucize gri bulutun çiseleriyle Kâinatın misk-i amber kokulu o serinliğini doğurdu Âmine On dört asır öncesi kurak gönüllere bereket indi Kız çocukları bu müjdeyle sevindi Şeref kazandı esaret altındaki kullar Kâinat secde etti Bi şuur olan kuru ağaçlar yeşilliğe bezendi Şuur sahibi olanlar firaset kazandı artık basiretle bakıyorlar Cehaleti mübarek sözlerinizle yendi ensar Ben ki edna bir kulum Seni anlatmak seni yazmak ve sana doymak ne mümkün Kalem sana dokunmakla kelâm oldu kelâm seni söylerken şeref buldu Bu kalp seni anarken itminan oldu Senin sevgin üzerine koyduğu tüm sevgilerin yalan olduğunu gördü Çok şükür ki gördü Artık uykularını onlar bölmüyor Rüyalarından uyanıp mecaz yazmıyor O münevver şehrin kadınlarının dediği gibi “Ay doğdu üzerimize veda tepelerinden şükür gerekti bize Allah’a davetinden” Güneş secde ederken ay secde ederken yıldızlar secde ederken Ağaçlar secde ederken şükür gerekmez mi bana Hani o Taife gelmiştiniz bir ümit demiştiniz O bahtsız şehrin bahtına düşmüştünüz taşlamışlardı sizi Taşlar utanmıştı mübarek yüzünüz kana boyanmıştı ki Melekler düşmesin mübarek kanınız yere diye nöbetteydi Nasıl kıydılar nasıl attılar o taşları senin geçtiğin sokaklar gül kokarken Bastığın toprak berekete ererken bilemediler Ey Nebi eğer ki o gün sen şefkatle o mübarek ellerini açıp bilmiyorlar Allah’ım Bilmiyorlar bilseler taşlarlar mıydı? Onları affet demeseydiniz biterdi işimiz Ve Allah’a sığındınız İşte o zaman, Allah’ın emri ile dağlara vazifeli melek huzuru Resule gelerek, vazifeli olduğunu ve şayet isterse, iki dağı birleştirerek Taif halkını helâk edebileceğini söyledi oysa siz intikam peşinde değildiniz ve şöyle buyurdunuz Umarım Allah onların neslinden İslâm’a hizmet verecek imanlı bir topluluk getirir diye duada bulundunuz Ve Mekke’ye döndünüz Cenabı-ı Hak sizin bu duanızı kabul etmişti. Bir süre sonra, Taifte iman nurları yayıldı ve Taif Müslüman oldu İşte efendim o gün siz gazap etseydiniz ben bu gün elinizden içemezdim iman şerbetini Benim dedelerim utanmadan sıkılmadan taşlamışlardı sizi Mübarek kanınız gözünüzden akan yaşlara karışmıştı Kurban olurum Mübadele yıllarında gelmişti dedelerim Taif ten Isparta’ya Şimdi bizler taşlamıyoruz ama sensizlik girdabında savrulup Karanlıkta kaldık ışığınıza muhtacız Bir kere gülseniz yüzüme Işığınızın bir huzmesiyle müşerref olsam bir daha uyku görür mü gözlerim kapatır mıyım kirpiklerimi ah Efendim çok özledim ve bu gecede bekledim bekleyeceğim bıkmadan hep bekleyeceğim Tıpkı Ravzanızın önünde bekleyip gül kokunuzu İçime çektiğim gibi biliyorum bir gün gülümseyeceksiniz Nur çehrenize bakmaya kıyamayacağım o günün özlemiyle hep beklemedeyim... |
Seni anlatmak seni yazmak ve sana doymak ne mümkün
Kalem sana dokunmakla kelâm oldu kelâm seni söylerken şeref buldu
okurken islandiran bir siir cok guzel...