sensizlikte; gecesi ölüm kokan şehrin, gündüzü kıyamet sesizliğinde...............
Ey ölüm!
sütbeyaz kanatlarının içine sar beni sevgi ve merhamet dolu kollarına aç Azrailin can alıcı öpücüğünü tattır kız kardeşin yanağına masum bir öpücük konduruver..... gel! al ruhumu can alıcı....... sema kapısı yavaşca aralandı üstüm başım sırılsıklam sudan çıkmış balık misali.... zifiri karanlıktaki yıldızlar boşlukta çakan şimşekler gibi gözü alıyor kamaştırıyor............ Azrailin soluğunu hissediyorum yavaş yavaş...... ruhum ağlamaklı kısık sesle ’işte geliyor ’ diyor gözlerim faltaşı gibi açıldı elini omzuma koydu titriyordu, bedenim sarsılıyordu titreme krizine tutulmuşcasına....... bedenim; ruhuma sarılarak ağlaştı sustum tuz basıp yaralarıma ne kadar susulacaksa o kadar sustum....... vakit; gecenin koynunda hırçın çocuğa dönüyor vedaya mavi halıdakiler ağladı...... bir çığlık kopuyor en derinde yüreğim.... aşk hançerini sadece kendimi saplatım ve sustum........ ertesi sabah kuru ayazın ilikleri dondurduğu güne başlamıştı İstanbul; ıssız şehir havasına büründü......... sensizlikte gecesi ölüm kokan şehrin gündüzü kıyamet sesizliğinde............... gordion |
çok güzel ve anlamlı...