AŞK ve GURUR
AŞK ve GURUR
Hoyratlığımı yazıyorum anlamsız ve kifayetsiz satırlarıma Satırlarım yoksun kalıyor benliğimin yanında Yitik kalıyor bakışlarım benliğinin olmadığı yerde Gururu bıraktım artık tıpkı silahımı bıraktığım gibi Aşkımı sana haykırıyorum gururumu bir yana bırakarak Onurum oluyor aşkımı sana haykırışım Umut taşıyorsun benliğinden benliğime Serseri bir mermi oluyorsun delip geçiyorsun kalbimi benliğimi Gururu öldürdüm saclarının her bir teli için Aşkını haykırıyorum İstanbul’un daracık sokarlında Ömrümü kabadayılık hoyratlıkla geçirdim Oysa şimdi nara yerine senin aşkını haykırıyorum Hiç hesaba katılmamış sade duru ve onurlu aşkını Gururuma değdiğin andan itibaren seni yaşatıyorum yüreğimde Yüreğim ki tüm sitemlere çizgi çekmiş Senin aşkını işlemiş inceden inceye benliğime Suskunluğum oldun öfkemin dindiren limanın Haykırışım oluyorsun gecenin zifiri karanlıklarında Sonra başıboş bir serseri mermi Koşuyorum ardından doğan bir güneş gibi Seni bekliyorum kıyıya vuran bir dalga gibi Seni anlatıyorum seni taşıyan benliğime Sessizliğe boğuluyorum İstanbul’un sokaklarında Hüznümü döküyorum daracık sokaklarına Yoksun işte ne yanımda nede yere düşen gölgemde Yok, sun gururun ve aşkının İhanetleri’nde kaldın Sessizliğimi bozan beynimin kılcal damarlarındasın Seni yaşıyorum senden habersiz… |