Sırat'ın Sıcak Suları
Sırat’ın Sıcak Suları
Nar çiçeği gibi açılan gençliğinde Dolu doluydu yaşam bardağın Kim bilir! ? .. Hangi kente savrulup gittin? .. Hangi yüzü mutlu ettin..? Güzelliğin Yakıcı o bakışın ayrıldı mı fotoğrafından? .. Sev – al / i, eğer yaşıyorsan? ! ! Bilirim Kırk yıllık dinlenmiş şarap gibisin. Hayatımın toplamından gün sayılarım Birer birer dökülürken, inan Sen gideli, terkedilmiş köy gibiyim… Yaralı yıllarımdan kalma Eski bir öykü bulursan yüzümde Bir ucu yanık sözler düşer dilime..! Ne zaman Bellek duvarıma anason sıçrasa Yıkarım taşları aşkla örülü Düşler kalesinin duvarlarını, kederden taşarım Yanık bir özlem kopar yüreğimde Bir bilsen... Aşkın, hâlâ sıcak yürek oylumumda! ! ! Hayatın çapraz ateşinde, pahalı faturalar Ödediğimiz yeryuvar gölgeliğinden Seni görmeden gidersem...? Teknemle beklerim, Sırat’ın sıcak sularında..! Bir görümlük saltanatım olur! .. Ali Akdemir 5. 5. 2002 Seyhan |