suzan-ı aşk
bir kızılca kıyamet koptu
bir yangın yeriydi sahne... oyunun adı suzan-ı aşk kostümler giyilmiş makyajlar yapılmış replikler ezberlenmişti çoktan. sahnedeydi oyuncular kiminin elinde gül kiminin elinde kalkan kimi ısınmak derdinde kimi yakmak pervasızca... fil kulaklı pireler sahnedeydi kanatsız kuşlar kuyruğu tellere takılmış uçurtmalar ondokuzuncu gününde kırılmış yumurtalar nefesi bir kabuğa yapışmış.. bir kurbağa bir aslan sahnedeydi... sahibi kayıp bir ses tırmaladı kulakları önce ve bilinmeyen bir dilden ezgiler söyledi... mevsimlerden yorulan bir yürek mevsimsizliğe sığındı bir saçakaltına sığınır gibi yağmurlu gülüşlere karışırken gözyaşı, hüzün kör bıçağını bilemekteydi yürekte... bir yanardağ patladı sahnede ağızda külleri. ateşi yaktı söylenmemiş sözleri... mağrur esrik bakışlı bir kadın yeşil gözleriyle gülüyordu yüreğine hiç girmemişlere. suzan-ı aşk bir kıvılcımla başlayıp yangınla bitti şimdi sahnede küller.. küller.. leyl mi daha karadır siyahtan.. aşk mı bilmedi sahnedekiler.. 16/12/2010 ödemiş |
yorulan bir yürek
mevsimsizliğe sığındı
bir saçakaltına
sığınır gibi
yağmurlu
gülüşlere karışırken
gözyaşı,
hüzün
kör bıçağını bilemekteydi
yürekte...
Çok hoş...