yaşanmış yol hikâyeleri.......
güz günüydü
eylül dökümü ekim başı gibiydi kilitlendi yolumuz bir yamacın dibinde birden bire gebe bulutların doğumu uğrumuza bela hışım tolu..... çocuk üstü yaşımız içimiz titrek dibi belli değil imirhan çayının deliliktir geçmek... kusarken geri yuttuklarını kısık beli sis püskürür pamuk misali köstebek delikleri... her çalı kutsaldır derdi ebem konuğa açar dibini sığınarak meşenin en boduruna bel koyduk gazellerine hu deyip teslim olduk anadolu erenlerine.... üstümüze gelirken oynaşan gölgelerin sesi umuda şimşek oldu bir kısrak kişnemesi... eğri takmış kasketini yamçılı körük çizmeli biri atnı zapt etti çekerek gemini çalıdan destur aldık konuk olduk adama saatler sonra geldik kale bozumu dama..... vuruldu tokmaklar sertçe açıldı kanatlılar hürmet gösterdi marabalar -bakın bunlara dedi kendi yukarı çekildi.... yün çoraplar verildi yakasız işlikler değiştik üstümüzü teker teker anladıkki sonradan bize hizmet eden gelinler türkçe bilmezler.... döşü kara kıllı yağız delikanlı çağıdı bizi gülerek makama çıkacaksınız diyerek... belki elli basamaklı merdiven siyah taş kesimi kelepçe atılmış köşelerden muhkemmi muhkem.... yüz kişi alacak bir oda duvarlar el dokumu halı döşeli her kes suskun edepli... dedi;bilirmisiniz beni benim adım;genç ali... belinde kemik saplı rus lagantı üslûba bağlanmış yemek yeme sanatı sofra kuranlar ayrı kaldıranlar ayrı sanki sultan sarayı..... kürttüler merttiler cömerttiler cana yakın bizdendiler.... sbaha olacaklara emirler verdi genç ali sabun kokulu yataklara gömüldük dünyaya yeniden geldik... bir kuzu bana bir arkadaşıma bergüzar verdi genç ali kuzum ölünceye kadar kestirmedim ondan bu yana genç alileri hep sevdim..............................................Kasım |
Ayrıntıda Gezinmek tarafından 12/12/2010 3:02:13 AM zamanında düzenlenmiştir.