Derbenttepede gördüm seni , ilktin Kızılcanafilizdi saçların, rüzgarla barışık, alımlı En iyi derin bakıyorsun nihayet mavi Gözlerim balık oluyor birden
Sen ayışığını gösteriyorsun Güzel ihtimalli bir temmuz Sesime akar sular karışıyor Var git içimden yakamoz...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
duvar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
duvar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Eylül, kalpleri yormaktan ihtiyarlamış belli ki hüznü katık ettiğinden beri insanoğlu, hayattan ellerini kolay kolay çekemiyor çocuklar da avlanmaktan korkmadan, ökseye tutuluyorlar farkında olmadan
ne güzeldi şiir, çağrışım gücü çok yüksek... tebriklerimle.
Cankurtaran, İstanbul'da bir semttir, bilmiyorum bilir misiniz orayı..
Ve oldukça da fakirdir o semt yani varoş bölgesi ki tren istasyonu ise meşhurdur..
Cankurtaran hüznünde öptüm avuçlarından
Derken , hem o semti, hem de ikinci tekil kişinin avuçlarını vererek ve buna cankurtaran ile hüznü yakıştırarak bence çok daha düşünmeye sevk ediyor okuru ki siz şuan, yazarken tahmin ettiğim gibi; bir kadının ellerini cankurtaran ve hüzün olarak düşündünüz, yanılıyor muyum ?
ki yanılmıyorum benim amacımda buydu zaten !
Trenler geldi, gittiler derken maksadım vagonları işaret etmek değildi, sonuçta tren, gemi, uçak tüm bunlar bir gidişi ve ayrılığı işaret eder öyle değil mi ?
Dizenin buradaki amacı dediğim gibi vaonlar değil trenle- ki ayrılıkla bir çok şeyin gittiği idi, mesela kuşların gibi ve çocuklar avlanmayı bilmiyor demem ise gidenin ardından hiçbir şey yapmadan bakmaktır ki taşlamadan-isyan etmeden o treni..
Fakat ''kuşlarcasına'' kuşlar gibi- kuşlarda gitti- demekten bence çok daha yeni ve güzel bence..
Bak ne güzel umut var karşında duruyor Devin ,hem saçları da esiyor rüzgarda mavi ve lirik başlıyor içindeki derinlik ve sen de dalmak istiyorsun derin lirik rüzgarla ,ve aniden dönüşüyorsun sürrealist balığa ve düşlere dalmak kaybolmak istiyorsun gözlerinde ..
Ama öyle değil işte yaşam ve birden dönüyorsun başka boyuta .Hayatın gerçeklerine içindeki dalgalanmayla yüzleşiyorsun . - Biz hangi kuşları indirdik dizili tellerden ,hangi sapanı çevirdik serçe gözüne...
Lirik bir rüzgar geldi ve durdu duvarın önünde - meğer onlar ne çok yaşamı katledenlerdi..
Devin Karaca şiirlerinde benim gözlemlediğim derin felsefesidir.Belki de bu yüzdendir lirik başlayan şiirin yaşama dökülüşü ..