Gülistan Olsun Zaman Ve Mekân
Nar-ı Beyza da yanar ruhum
Gül-i ruhsar’ına meftun gönlüm Gülbiz bakışların cana şifa Aşkına düştüm dil-ârâ Ab-ı didelerin doldu sineme Abad olalım gel gönlümü nuş eyle Gülbün zar olur gelsen gönlüme Şad eder hallerin halimi dil-şad Aşkına giriftar oldum yetiş ey ra’na yetiş Mihrabım ol yoluma ziya Cevahir dillerin aklıma ziyan Ah eder ruhum da hicran Gül gönlüme bir kere Doğsun iklimlerin baharı Gülistan olsun zaman ve mekân Melek… Nar-ı Beyza: Akkor, beyaz ateş" manasında olan bu tâbir fizikte: 1800 derece kadar olan hararette erimeyen cismin sıcaklık hâli demektir. Gül-i Ruhsar: Gül yanaklı Gülbiz: Gül serpen Dil-ârâ: Gönül avutan, gönül süsleyen. Ab-ı: Su hayat veren su Dide: Göz, ayn, çeşm Sine: Göğüs. Sadır. Kalp. Abad: Ebetler. Sonsuz gelecek zamanlar Nuş: Zevk ve safâ Gülbün: Gül yetişen yer, gül köşkü. Zar: Kelimenin sonuna gelerek birleşik kelimeler olur. İsimlere eklenerek yer adı bildirilir. Meselâ: Lâle-zar Lâle bahçesi. Şad: Sevinçli, ferahlı, memnun, mesrur, şen, bahtiyar. Dil-şad: Sevinmiş. Kalbi hoş olmuş. Giriftar: Tutulmuş. Yakalanmış Ra’na: İyi, güzel, hoş, lâtif. Pür ve revnak olan. Mihrab: Ümit bağlanan yer. Cevahir: Çok kıymetli söz veya faydalı yazıl Ziyan: Zarar, ziyan, kayıp, hasar Hicran: Ayrılıktan gelen keder, sızı, acı. Gülistan: Gülyeri, gül bahçesi. Mekân: Yer. Durulan yer |