Ne vakit açacak şu bahar, ruhuma yağıyor kar!Bir muştunun nişanesiydi sanki fark ettiğim latiflik ve asudelik Mütebessim bir hal içindeydi, süruru resmeden naif bir zarafetti Edebin her halinde, lisan-ı kemaliyetin vecdinde sudur ediyordu Onun refakatinde geçirdiğim heran kalbime zindelik zerkediyordu Başlıyordu anlatmaya o an suallerin mahcubiyetini aksettirerek Sanki ben ne kadar malikim diyen feryadı sancıyla yudumlayarak Bir insanın bu kadar saf ve zarif olması karşısında, utanıyordum Yüzümün kızardığını hissederek, sumak adına çok savaşıyordum Bir hitaba gerek duymadan, gözlerin tılsımında manayı anlıyordu Nedense farkettirmeden bir düşüncenin mecrasında yol alıyordum Zihnimi kuşatan sualler, gönlüme düşen pervaneleri yokluyordum Bu kadar uryanlaşan vecdi ve ihsanlaşan halete ibretle bakıyordum Boğazımın kuruduğunun farkındaydım, ya sabır diye hayıflandım Zahmet vermek istemiyordum ve o anı kalbime sürurla taşıyordum Demek ki hala edebin adabın çehresinden akseden aşkı alkışlıyordum Ruhumun derinliklerinden hissettiğim hicranı, sürurla yaşıyordum Ne kadar tensellik varsa, nefsimin bizarlığı kalbimi hüzünle yoklasa Ruhumun hicran damlaları, mananın hakikatiyle ve aşkla yoğrulsa Hasretiyle şad olduğum elim teslimiyetim sevdanın feyziyle buluşsa Ne kadar bizarlığım ve hüzün dağlarım varsa, aşk-ı baki onu kuşatsa Mustafa CİLASUN |