Sahi, kaç duada öldüm benHayallerine bilenirken, Mavi düşlere korunaklı farklı bahçenin memnu kilidiydin kalbimde. Yokluğumu cansiparane gizleyip cilvenaz ateşlerin yüzkızartıcılığına sunarken yüzümü ihbar edilmişti rol kesmem. Çala kalem yazdığım o nemrut oyun var ya sahneye koyamadığım, Bir bakışa tutuldu. Yıkıldı sana attığım suflelerle dekorlu perdem. sarı saçlarımdı sicilimin kalabalıklığında beni ele veren. denetime kontrollü gecenin kapısından sızan umudumun ayağı da tek vuruşla kırıldı. Mümkün mü el yordamıyla kapatmak bu utancı ? Kalmadı artık hafifletici nedenim. Takılırken boynuma yazgım, Yüreğimin kısrağıyla arşınladığım hayatımın örtüldü bir bir panjurları. Donmuştu yarım kalan sevinçlerimle hayalim. Aklımın gardiyanlığına soyunsam da Bir firariliğe teslim oldu ağır aksak bedenim. Sana haczedilen damarlarıyla uçamayan ruhum örtüşürken yarım spotluk ölüme bir ışık yansıdı gözüme. Sendin. Devrik dualarla beni dilerken, şükür süzülüyordu yitik gülüşlerinden. Biterken varlığıma verilen mühlet çilehane tadındaki özlemini yaşamak için Buluştuk. Sen hiç olmadığın kadar beyaz, Bense, senin aklığına yanan ıslak topraktım yan mezardaki. Göster fersiz ruhunu rahat hesap vereyim. Uzat tensiz elini, ben vuslata ereyim. Sahi, kaç duada öldüm ben. Zekeriya DUMAN |