RUH'UN GEMİSİ
Gidiyorum...
Heybeme attığım bir kaç ihtimal ve binlerce düş kırıklıklarıyla ; Dağların eteklerinden , mis kokulu begonyalar toplamaya , Sağanak bir yağmurun , gamzelerinde uyumaya , Biçare bir gecenin , gözyaşlarını avutmaya , Ölmek üzere olan bir serçenin ,nasırlaşmış kanatlarından tutmaya, Kısacası ; Yeniden bağlanmak için hayata , Küskün güneşi ,sonbaharda ,güzellik uykusundan uyandırmaya . Gidiyorum... Parmak uçlarım , bir orkestraya gem vuracak kadar sessiz , Ellerim ,tek bir hamleyle havalanan Zümrüt-ü Anka’nın kanatları gibi zarif , Beynime yer etmiş insan manzaralarından ,en güçlü yüz benimkisi , Gözlerim ,değerli bir mücevhere tenezzül etmeyecek kadar asil , Dilim lâl. Dönmek için gidiyorum... İhanetin olmadığı , Satılmamış düşlerin olduğu , İçten gülümsemelerin olduğu bir yerden ; Cennetin naif bahçelerinden ,rengarenk çiçekler getirmek için size . Ellerimde ,biriktirdiğim onlarca uğur böceğini de yanıma alarak . Onurlu ve uğurlu dönmek için gidiyorum . Ve işte dönüyorum... Bu kez heybemde ,binlerce umut ve binlerce göçebe hasret kuşları . Göz menzilim de ayın en güzel hali . Ceplerimde , ışığını yaymak için can atan ateş böcekleri . Sesleri , ağaç kovuklarına peydah olmuş bal arılarıyla .. Öyle güçlü dönüyorum ki... Bir Mevlevi’nin baktığı gibi hayata . Ve bir elimde adalet , bir elimde sevgi . Belki varoluşun hikmetini anlayarak , Belki de şükrederek .. Ama bir Semazen’in , O’na döndüğü gibi dönüyorum . M.I (27 Kasım 2010) NE OLURSAN OL , YİNE GEL ( HZ. MEVLANA ) |