AHKÂM-I CENİN
Yozlaşmakta gençliğim eyer’siz bir koşuda,
Anlamsız bakan gözler manasız bir huşuda, Son duraksız ey zaman, gez yazı da, kışı da Zamansız öten kuşun, mundar olur hep eti, Akıl bâli her insan, boyna takmaz kemendi, Gençlik denen heyecan, kusur arar mayada. Belirsizce geçmişle, olur olmaz riyada, Sanki ahkam-ı cenin kabus dolu rüyada, İmtiyaz hakkı kimde, sorgular nasıl biter, Kuşbakışı haykırış, bilinmez neye yeter. Tüm beyinlerde saklı, kuşku denen o zehir Moda denen karmaşa, dolaşır şehir şehir, Uygarlık bizden yana, boşa akmasın nehir, Medeniyet denen çul, boşta bulmuş fetreti, Nerde nasıl kazandık, bilmem ki bu nefreti, Tarihin gücü yeter, kaldırmaz beden zillet. Köhnemiş duygulara esir olmaz bu millet, Nerde? Nasıl? Ve niçin anlamsız duran illet, Sorgular aziz kalmış, sualler başka yerde, Hükme meal aramak, sokuyor başı derde. Bir devir ki yaşanan, meydana hüküm saldı, Fatih’ten kalma izler, vicdana mahpus kaldı, Medeniyet önünde, hak diyen diller lâldı, Batıl haktan kapmadan, ortaya çıkar mı yol, Elbet bir gün dinecek, fırtına sonrası zul. Göründü yükseklerden yol alınmaz o bahar, Âmâ olmuş göremez, kisve giymiş ihtiyar, Dalgaya set olmak mı, maharet denen duvar. Korkular ki sebepsiz faydasızdır ah-u zar, Yıllar oldu görmedi şah-ı cihan bu diyar. 26.11.2010 Erdal EBEM |
Ebem derdi bizlere zamane azdı yine
İnsan olan er kişi bakmalıdır dengine
Şimdilerin rağbeti güzel ile zengine
Sen sen ol azgınlaşma nice moda istersin
Aslına sadık kalda el parmakla göstersin_________hisbey