ÖzlüyorumHer şey önce temiz, her şey önce saftı Yedi renkti gökkuşağı, Pırıl pırıldı dünya. Ne kara taşı vardı ne kara suyu, Ne güzel yaratmıştı Tanrı Semanı, denizi, toprağı. Ağacı, dalı,yaprağı. Eski devrin insanları, Taş kadar sert, dağ gibi azametliydi. Giyim kuşam bilmeyenlerde Ne haset vardı, ne kıskançlık. Sevgilerin en güzeli eskilerdeydi Çöllerden toplanan gül çelengiydi, Saçların en özel süsü. Komşu komşuya darılmazdı Ne umu vardı ,ne küsü. Birlikte avlanırdı hayvanlar Bin el uzanırdı bir tahta tabağa. Ekmek için edilmezdi kavga. Ben o zaman doğmalıydım, Kaplan avından gelmeliydi sevgilim. Omzunda ayı derisi… Ellerinde bir tutam kır çiçeği. Sevgilerin en temizini yaşamalıydım, Damarımda oğuz kanı taşımalıydım. Halay çeken delikanlıların annesi, ablası, kardeşi olmalıydım… Belki Asena, Börte çinin eşi Yahut düzler güzeli bir peri olmalıydım. Zorluklar korkutmazdı beni, Olmasa da ateş, kömür, tencere. Sıcak bir yatak, süslü bir oda. Ben o zaman doğmalıydım. O zaman mutlu olmalıydım. Özlüyorum geçmişleri, Özlüyorum asırlar önce yitirdiğim Delikanlı sevgilimi. Ne kadar geç gelmişim dünyaya Neler kaybetmişim meğer. Özlüyorum saf doğanı, temiz havanı Yiğit insanları işte özlüyorum. Ben bu zamanın insanı değilim, Bulamıyorum kendime eş birini. Sağlam bildiğim çürük çıkıyor, İnandıklarım beni yıkıyor. Neyime gerek bu ikiyüzlü dünya? Neyime gerek yalancı sevgiler?! Beni sevindirmiyor sahte güller, Kokusuz menekşeler. Ben boğa yıkan ,kaplan boğan Gerçek bir erkeği özlüyorum. Ben dünyanın toprak kokan devrini, Yalın ayaklı, eli silahlı insanlarını özlüyorum. Ben dünyanın çocuk yaşını, çocuk sevgisini Saflığını, paklığı, cennetten inen beyaz taşını Özlüyorum, özlüyorum, özlüyorum. 26.11.2010 Azerbaycan ŞEKİ |