KAFA KAĞIDI
KAFA KAĞIDI
İyi kötü ekmeğim oldu. Ekmeğimi ıslatacak, bir yudum su. Dolapta değil, Ankara’nın karlı soğuğunda , Camlarda dondurmuşlar. Kasaptan bedavaya çıkan, Gırtlağımızdan beş liraya geçen, dilleri. Yine sevdalarım, Sevgi sandıklarım, Seviştiğim, Erkekçe dövüştüğümde... Rivayet değil, gerçek. Kirvem yok benim. Çokça sorular sordular. Boyumdan büyük cevaplarım, Düşünce enginlerine sığmayan düşler... Özleyişlerim oldu. Hasreti, en hasından çektim. Ölüm, beni çokça aradı. Bulsun diye adresimi, Telefonumu, Aşımı, ekmeğimi bıraktım yollarına. Tanrı bile istemedi beni... Hani o severdi bizi aslında ? İnlemedim. Ama vallahi hissettim. Ve hiç açlık çekmedim. Cebimde mangırlar, yemedim. Yaşadım yaşamasına. Gülleride sevdim. İnanmadım kimseye. Güzel masallar anlatan, Nur yüzlü ninelerden başka. Unutmadan, bir de beni; Hep ağlatan, annemin ninnisini. Okumadım... Sanmayınki istemedim. Sevemedim kitapları... Nur yüzleri ve pamuk elleri, Yarı açık, yarı kapalı, Mahsun bakmıyorlar diye, Belki. Söyleyebileceklerimi söylemedim. Bencil - idim. Bu güne değin. Oyunu severim ama, Oynamadım hiç... Korktuğumdan, Rus ruletini. Hep ben aldattım... Nefsi müdafa dedim, Cinayetlerime. Bir tek Tanrı bildi günahlarımı; Şükür... Hiç kimseye söylemedi. KEREM BOZOĞLU |