Bir çift ayakkabıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kış Başlarken...
Geçim yükünün omuzlarını düşürdüğü adam ağır adımlarla evine doğru ilerlerken yağmur suyunun oluşturduğu küçük su birikintisine farkına varmadan bastığında ayağının altında ıslaklık hissetti. Kaç sene önce aldığını unuttuğu ayakkabıları görünüşte bu yılı da idare edecek vaziyetteydi. Soğuklar başladığında onları güzelce boyayıp sevinerek giymişti. Fakat şimdi bu ayakkabıyla kışı geçirme hayalleri suya düşmüştü. Son bir çare olarak ayakkabı tamircisine gidip bir çözüm arayacaktı. Bu olaydan sonra kafasına bir soru işareti takıldı ya eşi, kızı, oğlu aynı durumu yaşıyorsa! Bu yıl kimse ayakkabı talebinde bulunmamıştı. Eve gittiğimde tüm ailenin ayakkabılarını kontrol etmeliyim diye düşündü. Bu yıl biraz daha daralan geçimlerinin farkında olan ailesi ayakkabıları yıpranmış olsada ketum davranmış olabilirlerdi. Alın terinden, üretimden türlü yollarla çalınan geçimlik birilerine lüks yaşam ve rant olarak aktarılırken hangi sabrın kendisini tuttuğunu da tam anlayabilmiş değildi. O akşam eve geldiğinde kapıya vurmadan önce sessizce aile fertlerinin ayakkabılarını kontrol etti. Göz yaşları ayakabıları ıslatırken o ailesinin ona hissettirmeden yıpranmış ayakkabılarla nasıl da idare ettiklerini düşündü. Eşini anlayabiliyordu nice yıllar varlıkta ve yoklukta birbirlerine destek olmuşlardı. Fakat çocuklar; bunlar nasıl çocuk ki istemeden, ses çıkarmadan durabilmişlerdi. Hani eski zamanda olsa zaten en iyi ayakkabı kara lastik olduğundan özenme diye bir problem yoktu; fakat şimdi bir çok kişinin dolabında yıpranmadan bekleyen ayakkabılar varken, kişiler elbisesine göre ayakkabı giyerken hangi terbiye bu biricik yavrucakları bu şekilde sessiz tutabilmişti. Göz yaşları biraz daha çoğaldı, neredeyse içine gömdüğü hıçkırıkları her yerden duyulacak ve bütün sır ortaya dökülecekti. Sadece dudaklarında bir mırıltı işitildi. Elhamdulillah. Hüseyin Savaş Bu blogda my.opera.com/fenomen1/blog/?startidx=5 yer alan hikaye için yazılmış bir yorumdu.
Bir çift ayakkabıydık
Biri sağ biri sol. Hep aynı yolda gidip gelen Aynı apartman önünde Aynı eşiği geçen Bir çift ayakkabıydık. Birimiz aşağı mahalleye gider Ama ayağı hiç yere değmezdi. Bir çift ayakkabı ama Biz hiç eskimezdik. Ne taşa, toza değer Ne çamur, ne su Varsıl bir çift ayakkabıydı o. Her zaman kapıda Kendisini bekleyen Çekingen korkak Başı önde beklerdi Hizmet için bir başka Bir çift ayakkabı. İşte bu iki çift ayrı evlere giderler Eski ve yorgun boyası dökük çift Basar zile ve kapıdan Gülen bir çift terlik çıkar ki Ayakkabının tüm bağları çözülür birden. Diğer ayakkabı Kale gibi bir girişten Gestapo kılıklı soğuk Sırtında güvenlik yazılı Küçük kulübeden geçer. Durmadan Duraksamadan Büyük bir gökdelenin en tepesine çıkar. Kapıda hizmetçi Islak elleriyle karşılar Parlak ayakkabı buz gibi eve Mermere vurarak kendini Sert bir adımla girer. İlk çiftimiz serilmiştir sıcak evin Kapısının yanına Şenşakrak kahkahalar duyulur. Lüks kaldırımlar ayakkabısı Koskoca dolapta soğuk, yalnız Kendinden habersiz, Derin bir ah çeker ki: Taşıdığı insana, hem kendine acır Aslı astarı bir çift ayakkabıdır. (Kasım 2010 İstanbul) |
kimisi de dûz taban
ayakkabilar degildir
insani insan yapan
paran varsa alirsin yûz çift
doksani dolap bekler
parab yoksa
pençe ûstûne pençe
vurudurur giyersin
ama insan san eger
bir çifti bile yeter
siiriniz beni çok çok eskilere gôtûrdû
rahmetli babam anlatirdi karkis yerler buz ayaklarina ayakkabi bulamazlarmis giyecek yoksulluk var savas zamani
takunyayi giyerlermis içine de iki çift yûn çorap babannemin ôrdûgû...
biraz daha iyi durumda olanlar çarik alirlarmis
soguktan korumasi ne mumkûn ama en azindan islanmazmis yûn çoraplari...
kutlarim.kaleminize yureginize saglik.saygilar.