LABİRENT UĞULTULARIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ne zaman bir derde düşse içimdeki küçük kız / koşar adımlarla erik ağacına sığınır / nemli gözleriyle ufukta gelemeyen annesini bekler….
usumun labirentlerinde estiren yaban yeller
durmayın savurun / sararan yapraklarımı tuzla buz edin hatıraları içime içime akıtın kanayan göz pınarlarımı hep aynı manzara gözlerimde sislerin içinden süzülüp gelen tenha kıyılarımın en yüksek tepesinde alaca yeşilliğin içinde ağlayan erik ağacının gövdesine sığınan küçük kız oturmuş yere, çırpı bacaklarının üzerinde dirsekleri avuç içlerinde solgun yanakları beklemede… sarı saçlarında güneşin altın tellerini yıkayan mahzun yüzünde, eskimeyen gülümseyişinin ışıltısı bir yanıp bir sönen, nemli gözlerinde yıldız parıltısı ….. ben hala bıraktığın yerdeyim anne dallı budaklı o erik ağacının altında ufukta ne bir ses ne de ışık bir başıma korkuyorum öpüp koklamaya kıyamadığın sarı çiçeğinin can sızıyor hücrelerinden boynu bükük giderken teslim ettiğin emaneti sırtından hançerleyen kim anne ! en büyük parçayı koparan kanın(m) canın(m) olan var ya yarım kalan yüreğimden oluk oluk kanı akıtan mahşere kadar dinmeyen sızım işte o ummadığın(m) durma yetiş! durgun göletlerimde boğuluyorum bir bilsen daha neler ışığından feyz aldıklarım / yarenim dediklerim dost meclislerinde lime lime edip astılar umutlarımı pervanesi kırık rüzgar gülüne yıkıldım annem! ya sevip gönül köşküme sakladığım yârim elinin tersiyle itti keskin yarlardan çarpa çarpa sivri kayalıklara düştüm üstüm başım yırtık artık kulaklarımda kirazdan küpeler kabarık etekli sarı sutaşlı mavi elbisem de yok dağınık saçlarım dumanı siyah üşüyorum buralarda zihnimin derinlerinde ki uğultular koşturan akbabaların çığlıkları demir pençeli atmacanın gagasında yüreğim çırpına çırpına yokluğunda can tüketiyorum hala bıraktığın yerde erik ağacının altında karanlıklardayım anne unuttun mu? Tüm dostlarımın ve Edebiyat Defteri Ailesinin kurban bayramını kutlar, hep birlikte nice bayramlar dilerim..sevgilerimle.. ayşe uçar 12 /11 / 2010 |