YİTİK SANDAL
Kaç zaman, kaç serap
kaç mevsim sayısını bilemediğim saymayı bilmediğim gibi. İç kanamam bundan... İçimin mahrem kapılarına izin verişim de bundan. Avaz avaz susmam da bundan. Geçen her gününün korkularımı ayyuka çıkarmasından Karadeniz’de yitik bir sandalım şimdi. Bakır renkli aya seranat yaparken, yalpaladım önceleri. Güneş doğdu eski sandıklarıma. Kıyıyı göremedim henüz ben sende. Dedim ya yitik ve yıpranmış bir sandalım ben Karadeniz’de... Bir ikindi ile akşam arası şimdi zamanlar. Bilmem ki sen nerdesin! Ben hala sana tutunmak istediğim yitik bir sandalda seni beklemekteyim tutunmalarım için. Yine gel desem sana... Visal için değil yar! Sensizliğin orucunda ki beni sevindir diye... Gel desem bir kez daha, öyle can gibi öyle sevgi dolu, öyle masum. Yalnızca hemdem olmak varlığına... Davetim bundan, çırpınışım da bundan... Sandalım ya rotam yok yön ararım. Korkum sahilden değil yar! Hani derdim ya korkum yokluğundan... Çünkü sensizlik Çöldür bir yitik sandala... Ayser ÖZBAKIR |