Gümüş Hokkada Can Taneleri..Dursun belgesellerim Bir karınca otağımda can çekişiyor Nasibe düşen bir damla su topu Bir damla su Yarınlar yıkanacak pir-ü pak... Bir sessiz ağıtın son kalan gölgesi Nasıl aktarırsa şavkını yalnızlığa Kırılır kol ,kalır yen içinde Çileli bir sondur törpüleniş Ölesiye bir direnişin imgesi Şahlanmış bir yiğit ve batarya İstanbul mekan gerisi angarya... Günler hezeyanla geçer Aldırmaksızın geçen nice yıllara Bir avuç itibar bir damla ilgi Esen bir minik yel gibi savruluş sonsuzluğa Kalan bakiyse gök kubbede birkaç kelam Bir damla sevinç bir tutam nostalji. Denizi gemiler süsler Martılar Kumlara kazınmış adımlar Dalgalar Şiiri kim .? Ömrü süsleyen Ölümün değilse güzelliği Bir varmış bir yokmuş Hüzünlü birkaç dost, teneşir nazenliği Kim bulmuş kendini mazinin eskiyen taş köprüsünde. Kah bir gölge olmuş Kah bir derede söylenen içli şarkılar Akmış istikbalin sonsuzluğuna Görülmüş hayata benzeyen mehtap Esmiş ovaya aşık bir rüzgar Hem var olmuş hem kıyamet.. Tıkanmak lazım lafın kehribar kısmında Bir ulu çınar değilse bile kalıbımız Varsın yıldızlar olsun soyadımız Hangi denizin çırpınışı beklemiş yüce dalgaları. Ruhumuzdan tutsun bizi aynalar Bir gümüş hokkada can taneleri Sığınmak neye-korkmak niye Gölgesine düşmüşken servinin izleri Zamanın tebessümü pekte güzel.. Kasım /İstanbul.. |
Martılar
Kumlara kazınmış adımlar
Dalgalar
Şiiri kim .?
sen...ben...o...