Ebem Kuşağı( Yarım bıraktırılmış tabloların düşü) Gün batımıydı tan yerinden meltemlerle yüzüme yağan güneş tozları ansızın esen bir fırtınaya yenildi uçuştu kelaynak kuşlarının kanadına tutunup yıldızları boyamak için bulutlarla sevişti dölledi gökyüzünü saman yoluyla çiftleşti kendiliğinden ve küllerinden vede yeniden yaratılmaya aday bir çilekeşti giderken tüm renklerini söküp götürdü tuvalimden donuk bir çerçeve arkası bıraktı imzasız camı paramparça olmuş boyalar yanıyor şimdi ellerimde kan kırmızı ne yağan kar ne taşan nehirler söndürüyor ne de külleniyor avuçlarımdaki sızı yarım kalmış tablolarıma ekleniyorum şimdi palet ve fırçamla dansım bitmiş plaklar kırılmış galeri ışıklarından uzak adsız bir müzenin duvarında asılı kalmaya mahkum boynu ipe teslim sabahçı kahvelerinin soğuk köşelerinde soluk duvar kağıtlarına sinmiş pinekleyorum akıyor yüzümde yarılan akşam gölgesine sığındığım yarınlarım bir bir dünleşiyor zamana yenilmişlerle eskimiş gözlerle alıcısı olmayan pazarlarda yalnızlaşıyorum tophanedeki galeride curcuna var açılışları izliyorum çerçevelerime tutunmuş düşmemek için terazileniyorum terazi burcunda olanlarla kristal kadehlerdeki dudak izlerine gömülmüş kahkahalar alımlı bayan ve baylar alışverişe çıkmışlar arttıran artırana mezata çıkmış alınteri kazığa geçirilmiş sanatçının başı dolarla biçilmiş sanata don düşlenmeden düşüyor düşeşe düşlerin değeri eğeri çeviriyorum başımı yarım kalmış dostlarıma yanık sönük tozlu da olsa seviniyoruz birlikte tuğlaları erimiş bu duvarda asılı kaldığımıza bir gün mezata çıkarılırsak satılırsak eğer bit pazarında sergilenirsek yenik şehirlerin boyasız duvarlarında boynumuza ipler takılmış köle sahiplerine inad renk vermeyeceğiz tüm tablolarla birlikte isyan edeceğiz fırlatacağız yüzlerine umud tüccarlarının çürük yumurta sarısı dedi boyaları ayva küflü tuvale gerilmiş kanguru faresi gidişine mana veremediklerimin geri dönmesini hiç beklemedim beklemedim bekletilmişliğime beklenti ekleyenleri bekletmedim beklentilerine bekle beni deyenleri bekledim geri dönmeyenleri dönmeyecek olanları dönme dolaba döndüm savurdum ne kadar canlı rengim kalmışsa kursağımda savuruldum gökyüzüne döndürdüm bulutları söndüm ebemkuşağında ebeleşmeğe aday doğurtmak üzere renkli bir dünya eskisinden hallice... Volkan Kemal Bu öyküsel düttürü, yeni bir dünya yaratmaya soyunanlara adaklanmıştır. Görsel Francisco Goya |
Nez