Haz
Derviş postunda
Öylesine haz duyarak söylüyordu ki tesbihi. Sonra, Birden irkildi; Yakasından tutan melek Gözlerine, Çakmak çakmak bakarak Kendine gel, Nasıl da kendinden geçmişsin Nedir bu yaptığın Haz içine işlemiş Yer yetmemiş gökyüzünü kendine pay etmişsin. Kalktı yerinden. Eylemsizlik döküldü her bir adımda. İçi boş kelimelerdi diline doladığı Sade dilinden düşen Kalbine düşmeyen Kelimeler... Şimdiye kadar hiç bu kadar Can sıkıcı değildi, Hiç kalbi böyle kavrulmamıştı; Sakin bir teslimiyet içinde Bildik bir nakarattı söylediği. Hep aynı yerde Değişmeden Değiştirmeden hiçbir şeyi Olduğu gibi... Ham toprak nasıl durur ya Yeşilsiz, ekinsiz, çorak bir toprak Öyleydi derviş İlk geldiği su gibi Saf, işlenmemiş toprak gibi sade... Çıkardı üstünde ne varsa Boyununda bir kolye diye taşıdığı tasmayı Bileklerindeki künye bildiği kelepçeleri Birbir çıkardı. Nefsani tapınmalar Allah ile arasına koyduğu aracılar, Kopardı hurafe zincirlerini Hürdü Bir Allah’a teslim olmak için yürüdü. Sokağa, çarşıya çıktı. En kuytu yollardan geçti. Sarhoşun biri yere yıkılmış, Vardı yanına; Tuttu kolundan gözlerine baktı ki Kendi ordaydı. Kaç yıl sarhoş geçmiş Canlıyken, ölü yaşamış. Tuttu kalbinden Ruhunu kaldırdı O sağır, körlükten uyanan ruhunu. Ayrılırken, Boş gözlerle bakan adamda Artık capcanlı, bir ruhla uyandı. Her insan Kendi gibiydi. Nasılda yanılmışım Şeytana kanmak bu olsa. Aklını kandırmak Uzun bir zaman Hiç düşünmeden haz aldığın Bir şeyi ezberleyip Tekrar tekrar söylemek değil Bilmeden muradı ilahiyi, Kur’anı bilmeden İbadet ettiğin gerçekte Allah değil, Esas teslim olduğum hazmış. Yöneldim Allah’ım Ben artık Senleyim. (Ekim 2010 İstanbul) |
Ben artık Senleyim.
ne mutluu teslim olanlara