BEYNİNİ YÜREĞİNLE / YÜREĞİNİ BEYNİNLE*
şiiristan’da mı doğdun be adam
bu sözcükler ne böyle -telli duvaklı gelinler gibi- oynuyor sınır boylarında yüreği artı sonsuz yurdumun meriç’ten esen yelle sarmaşdolaşsın tunca’ya dalıp çıkmış ay ışığıyla yürek yürek göze göze ezgi ezgi işlemişsin hasretle kavuşmayı aynı potada harmanlayıp estetik inceliğini sevdamızın mermerin "târih"le sevişmesini selimiye’sinde koca sinan’ın öyle ne görkemli belirlemişsin bir dağ-başı olsa olsa böyle soluklanır dizelerde gökyüzü de büyük yorgunluğundan böyle arınır karı, koca demeden gencecik, yaşlı demeden demeden aç ve açık -kıpkırmızı güldesteden suya vuran sancıya- böyle koşarlar ırzına geçilmiş ne kadar güzelliğimiz varsa ne kadar ters-yüz edilmiş sevdamız varsa ne kadar ömrümüz varsa yağmalanmış ne kadar ölümüz irdelemişsin bir sis çanı mı desem sana bir barış dalgıcı mı ilkçağ’lardan ve sonçağ’dan geçen ey simya’nın ve buğdayın sezgisinden geçen ey şiirlerini okurken düşündüm de: aşklar bile bilgisayarla hesaplanıyor şu paranoyak yerkürede t cetveliyle çiziliyor gülüşler herkesin plastikten bir tanrısı var çağcıl uygarlık dedikleri zulüm makinesine karşı iyi ki ilmek ilmek varlığımdasın buzul eriten sıcaklık gibisin acının bestesinde sevincin tablosunda beton delen bir çiçek ah hüzün arkeoloğu "düşmesin kuşlarımız bir bir yeşerti kesilmesin otlarda" (x) diye beynini yüreğinle seviştirmeye devam yüreğini beyninle BÜNYAMİN DURALİ (x): Süreyya Eryaşar’ın iki dizesi. (*): Karşı, Eylül 1992, Sayı 65 |
Beğendim ve çok neşeli haz aldım…
Samimiyetimle kutlarım…
........................................ Saygı ve Selamlar….