Ağınağacı. ay gözlerini çevirdi ağınağacının gölgesinden içeri geçti yaz kırık bir boyun üşüdü eğiminden haziran dalıyla düştü düştü huzurdan çekildi jelatin hiçlik aşksızlıktan aç ekmeğe döndü elleri ekimi ve dirimi bölüştü özgürlüğün ağırlıklı kuşağından çözülüp içi içine yığılabilecek denli emindi aşk bulut bulut sızdı ağzının içi barut yalımlı mavi ıslık da sızsın çelikten ayı geren yaylı şafağın kurulmasına boşansın susmak bilmeyen ve adına şiir denilen bu kente seherde inmiş bir muhacır durup şunları yazdı dağlar böyle yüce olmasa ve eğilip bakmasa yenikliğime bir an kızılcık şerbeti içmediğimi kim bilebilirdi kim . |
kriminal bir kaşıntı bir karın
calanma ve parmaklarım beni rahat bırak
parmak izlerini yeriz diyorlar