anlamıyorum
Anlamıyorum yıldızlar neden bu kadar uzak,
Gökyüzü neden bu kadar karanlık Ve insanlık neden bu kadar acımasız oldu, Yirmi birinci asrında dünyanın… Oysa öyle mi anlatıyorlardı şiirlerinde şairler, Romanlarında yazarlar, Resimlerinde ressamlar, Bu şirin dünyayı? Ne değişti dünden bugüne atlasımızda, Hangi kara parçaları ayrıldı birbirinden Ve hangi denizler kuruyuverdi bizim haberimiz yokken? Dedemizden kalan bir avuç toprak mı yalnızca, Babamızdan vasiyetimiz unutmak mı kendilerini yoksa? Ne çabuk unuttuk annelerimizin gözyaşlarını Ve ne zaman hapsettik kendimizi sibernetik ağların tuzağına? Yoksa o siyah önlüklü çocuk ben değil miydim? Hayat bilgisi kitabının arasında kurutulmuş çiçekler, Ve beslenme çantasında yalnızca bir dilim ekmek, Birkaç tane zeytin ile bir parça peyniri olan? On kasımlarda beyaz yakasını çıkaran, Silgisi kaybolmasın diye boynuna iple bağlayan, Kurşun kalemi daha fazla kullanayım diye, Arkasına ek yapan, O kafası üç numara tıraşlı, Ayakkabısı yamalı, Ve de kepçe kulaklı, Mavi kadife pantolonlu çocuk, Ben değil miydim? Bu kadar yeninin arasında nasıl eskidi yaşananlar? Anlamıyorum…. |