Düştüm Düşeli
Aşkın ateşine düştüm düşeli
Yakar da kül eder közlerin beni Sevdanın narında piştim pişeli Korkarım del eder gözlerin beni İki elim inmez oldu yakamdan Rakiplerim oyun oynar arkamdan Ömür hicran oldu kederden gamdan Yabanda el eder sözlerin beni Yalandan dolandan öğüt aldıkça Saçıma başıma karlar yağdıkça Yarene yoldaşa hasret kaldıkça Kötüye kul eder hazların beni Coşkun sular gibi aksam durulmam Bin cefa da etsen küsmem darılmam Dünyanın yükünü çeksem yorulmam Dönülmez yol eder izlerin beni Gönlümüze acı soğan ekildi Gözümüze siyah perde dikildi Aramıza beton duvar çekildi Kurumuş dal eder kozların beni Her halin bal olsa arıda kalır Renkler uçar gider sarıda kalır Söylenecek sözler yarıda kalır Bir ahraz dil eder pozların beni Gönlümde ziyasın gözümde ışık Her cevri cefaya dayanmaz aşık Ne sümbül ne süsen ne de sarmaşık Dikenli gül eder yazların beni Ömür böyle geçmez bir çare düşün Gahi gerçek gahi hayalde düşün Ozanca dünyama değmez gülüşün Encamı dul eder nazların beni Ozanca/İzmir |