Aramadan bir umut ve sevinç kaynağı Senin iyiliğini, güzelliğini senin Her zaman candan bir minnetle anabilmek Senden olanı, geleni senden Başım gözüm üstüne alabilmekti
Oysa... Büsbütün durgunlaştı hava Hiçbir şey değişmiyor artık Acı aynı acı, sessizlik aynı sessizlik Göz yaşları şenlendiriyor yalnızlığın ruhunu Bu ne ilk, ne de son Ölmeyi öğretiyor varlığın
Her an, her saat duyabildiğim Uğrunda binlerce kez ölme cesaretini gösterdiğim Şimdi gülüşlerimi kıran acı anılardayım Gitmişsin ya da kalmışsın ne önemi var Ne önemi var candan söylenmiş sözlerin Yeminlerin ne önemi var Ey nefes diye soluduğum, yazgım diyip sustuğum Bu muydu sevda, vuslat bu muydu, yar bu mu
Ne mümkün anlatmak Sen bıçak sırtı, sen canımın en acıyan yarası Sen hiç bitmeyen savaşımın kahramanı Bir uğultu olup düştün güz bakışlı ömrüme
Ah lavanta kokulu, yakamoz gözlü hasretim Bitmeyen davam ezelden ebede Düğüm düğüm hıçkırık saklar kirpiklerim gecenin gırtlağında Şimşek gibi çatırdar yatağıma kül diye bıraktığım gövdem Yutkunmaları haykıramayışımın sebebine
Artık ne önemi var, gülmüşüm- ağlamışım Al senin olsun diye yarasıyla Bıçak saplıyorum şizofren sevdalara Ben leylaklar solduruyorum kaktüs niyetine Seni sisli dağların pusuna yazıyorum
Git artık, dilim nasır yüreğim taş İndirdim kepengini açmıyorum Dikenli tellerle çevirdim sınırlarını Sen ne adarsan ada suçlarının nafakasına Ben sevdayı adıyorum sesinin uçurumlarına
Şimdi sabrımın son noktasındayım Öfkelerimin girdabında Yazdığım sayfalarda ruhunu karalıyorum Hışmına, heybetine sıkarak dişlerimi Hayatı ikiye bölecek bir fırtınayla Seni sonsuzluğa uğurluyorum
Düştü sesin bulanık sulara Sen artık çılgın bir dalgasın uzaklarda Bırak… Beni de içine çağırma Gün sayıyorum bitirmek için zamanı Topraklar çağırıyorum kulaçlayarak ölümü Alıştırarak omuzlarımı yorgunluğa Bir ceset gibi bırakıyorum ömrümü boşluğa
Ey deli divane gönül… Sözlerle tüketilen ne çok şey varmış hayatta Ne fark eder varsak da farkına Bırakalım bitsin İster sevda olsun, isterse ömür Nasılsa bitecekti ikisi de zamanla Aldırma… Sen aban acılarına !
16/10/20010/N_Erol
Çok sevdiğim T.Sanat Müziği ile seslendirmen ayrı bir değer katmış şiirime... Sevdiğim bir eserdi... Teşekkür ederim sevgili arkadaşım... Sevgilerimle
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bir Garip Yazgı! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bir Garip Yazgı! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Aramadan bir umut ve sevinç kaynağı Senin iyiliğini, güzelliğini senin Her zaman candan bir minnetle anabilmek Senden olanı, geleni senden Başım gözüm üstüne alabilmekti
Oysa... Büsbütün durgunlaştı hava Hiçbir şey değişmiyor artık Acı aynı acı, sessizlik aynı sessizlik Göz yaşları şenlendiriyor yalnızlığın ruhunu Bu ne ilk, ne de son Ölmeyi öğretiyor yokluğun
Her an, her saat duyabildiğim Uğrunda binlerce kez ölme cesaretini gösterdiğim Şimdi gülüşlerimi kıran acı anılardayım Gitmişsin ya da kalmışsın ne önemi var Ne önemi var candan söylenmiş sözlerin Yeminlerin ne önemi var Ey nefes diye soluduğum, yazgım diyip sustuğum Bu muydu sevda, vuslat bu muydu, yar bu mu
Ne mümkün anlatmak Sen bıçak sırtı, sen canımın en acıyan yarası Sen hiç bitmeyen savaşımın kahramanı Bir uğultu olup düştün güz bakışlı ömrüme
Artık ne önemi var, gülmüşüm- ağlamışım Al senin olsun diye yarasıyla Bıçak saplıyorum şizofren sevdalara Ben leylaklar solduruyorum kaktüs niyetine Seni sisli dağların pusuna yazıyorum
Git artık, dilim nasır yüreğim taş İndirdim kepengini açmıyorum Dikenli tellerle çevirdim sınırlarını Sen ne adarsan ada suçlarının nafakasına Ben sevdayı adıyorum sesinin uçurumlarına
Şimdi sabrımın son noktasındayım Öfkelerimin girdabında Yazdığım sayfalarda ruhunu karalıyorum Hışmına, heybetine sıkarak dişlerimi Hayatı ikiye bölecek bir fırtınayla Seni sonsuzluğa uğurluyorum
Düştü sesin bulanık sulara Sen artık çılgın bir dalgasın uzaklarda Bırak… Beni de içine çağırma Gün sayıyorum bitirmek için zamanı Topraklar çağırıyorum kulaçlayarak ölümü Alıştırarak omuzlarımı yorgunluğa Bir ceset gibi bırakıyorum ömrümü boşluğa
Ey deli divane gönül… Sözlerle tüketilen ne çok şey varmış hayatta Ne fark eder varsak da farkına Bırakalım bitsin İster sevda olsun, isterse ömür Nasılsa bitecekti ikisi de zamanla Aldırma… Sen aban acılarına !
Ah be cananım, bugüne değin okuduklarımın içinde en çok acıtanı bu oldu şiirlerinin ne çok kanamış satırlar, damıtmışsın kanını öfke ile, hüzün ile, sarmışsın bir güzel sonra kendi ellerinle
"Sen ne adarsan ada suçlarının nafakasına Ben sevdayı adıyorum sesinin uçurumlarına"......... ve ne asil bir söylem
...
çok çok başkaydı çok güzeldi canım benim, ömrüne bereket
Seni sisli dağların pusuna yazıyorum
buda neydi böyle sevgili erol..şiir muhteşem bir o kadar acı bir o kadar yara..of dedirttin bana...
sevgimi bırakıyorum sayfana...