BELÇİKA'YI NİYE SEVDİM
Ne Gent’i sevdim ne Anvers’i ne Brükseli.
Uymadı bana ne Flaman ne de Fransız dili. Olunca bir paket firit ve üstünde pili pili. Ben senin başka yemek aramamanı sevdim. Sevmedim Atomium’daki dokuz topunu. Sevmedim Grand Palace’daki “Gotik” yapını. Sevmedim heykelden işeyen çocuğun tipini. Ben Nasreddin heykelini tam kıramamanı sevdim. Sanıyorsun, çocuk parasıyla nüfus patlıyor. Peki yerli vatandaşın bu teşviki neden atlıyor. Bunu kullanan yabancılar; bak! Nüfusları katlıyor. Ben senin bunlara kafa yoramamanı sevdim. Her aklı esen kişi nasıl da kuruyor dernek. Her derneğe akıtırsın oluk oluk ödenek. Bir eline ödenek raporu alıp, ötekine değnek. Ben senin gider hesabı soramamanı sevdim. İş aramayıp yan gelip yatana verirsin somacı. Ya da mütüvelde tutarsın, ne ağrı vardır ne acı. Kafa doktorundan rapor almış; kullanmıyor ilacı. Ben senin akıllı delinin üstüne varamamanı sevdim Ne bu kadar yabancının Belçika’ya doluşunu. Ne bu karma karışık “seçim sistemi” buluşunu. Ne de bir Türk’ün Belçika’da Bakan oluşunu. Ben senin aylarca hükümet kuramamanı sevdim. HAKİKİ KABAKÇI |
Belçikaya turist olarak gitmiş birisiyim
atomyum vs gördüm
bam telinden yazmışsınız
çikulatadan bahsetmemişsiniz tadı damağımda kaldı...