EY GURUR!
EY GURUR!
Şu ziyan aleminde tüm sermayem zararken Terazi kefesinde sen tek kârım olsan ne İnsan gönül evinde manevi haz ararken Dünyalık telaşında iftiharım olsan ne Göz pınarın kurumuş yaşı şıpırdamazken Kalbin kaskatı olmuş yürek tıpırdamazken Mezalim karşısında kılın kıpırdamazken Onursuz bakışlarda itibarım olsan ne Köpekleri salmışlar buz tutturmuşlar taşı Zemherinin ortası tıpkı Sibirya kışı Zamansız kopacaksa kardelenlerin başı Bir tek çiçek açarak ilkbaharım olsan ne Hayat boyu düşküne kanat olmamış kolun Üç kuruş hayır versen tir tir titriyor elin Hiç semtinden geçmezsin fakir, yetim ve dulun Zevk ü sefa olunca veznedarım olsan ne Ben gece aç yatarken sen tıka basa toktun Faydanı şöyle bırak hayalleri de yıktın Kabakçı der; ey gurur, kötü günde hiç yoktun Ben dünyadan göçünce türbedarım olsan ne Hakiki Kabakçı |