ŞEFKAT
Bir duygu ki, mahiyeti belli açıklaması zor.
Ne acımak gelir akla ne de gülmek lisana. Bir ızdırap mı?yoksa içine düşülmüş olan, Ölüm anı mı? acep hayatın son deminde, Tabiat’a bakmak mı?tefekkür’i duygularla Aslana, ceylana ve daha sayamadıklarıma, Rabbim dercetmiş işte bu cesedin içine Sen farkın da değilsin ruhuna işleyen bu hale Ağlamak istiyorum,kainatı inletircesine bağırarak Semaya açılan ellere gözyaşıyla eşlik edercesine Koşsam yetişirmiyim?son limandaki gemiye Bulurmuyum ki o arzuma cevabı mavi derya da Gelen kara trenin içinde mi?ki acep beni görmeyen Seslensem işitir mi?sesimi bu taş kaldırımlarda Halimden anlamadımı ki?sessizce gitti karanlıkta Gitmek peki nereye kadar? ne zamana kadar? Hayata bakmak,su gibi kıvrılışını izlercesine Ağaca bakmak o kesif topraktan yeşerircine Fezaya bakmak görmek ile olan farkını ayırarak Bak her yere,kainatın her demine onu göreceksin. Verilen rızk sanki, gel de beni al ye der gibi O küllü şefkat iyi,kötü,güzel,çirkin demeden Karşılık beklemeden vermek,işte bu olsa gerek Hakiki mal sahibini bulmak ona teslim olmak gibi. Mustafa DOĞAN |
O küllü şefkat iyi,kötü,güzel,çirkin demeden
Karşılık beklemeden vermek,işte bu olsa gerek
Hakiki mal sahibini bulmak ona teslim olmak gibi
YÜREĞİNİZİ VAR OLA DOST ŞAİR.