Biber Yeşili Hüzün
BİBER YEŞİLİ HÜZÜN
Ey benim kalp kabuğumu çatlatan sevgili Saçlarımızı dağıtırken aynı rüzgarlar Sen Binboğa’ların ardında olsan Kısrağını kaybeden bir Türkmen atı olur Deli taylar gibi arardım körkütük yüreğimle. Boz ardıçlı yaylaların hüznü dolardı içime Seni sorardım Seyhan nehrinin yataklarına. İzlerini sürsem dumanı hırçın Aladağ’ın eteğinde Beni sana götürmeye gelir bulutlar Seni sorardım poyrazla esen sesine Gülen yüzler mevsiminde Cemreler badem çiçeği tadında. Mor koyunlara yalattığın ellerini öpsem Ağaçlar rüzgârını nasıl bekliyorsa Seni öyle beklerdim. Babil kulesine koysalar Kapıkulu gibi ömür nöbetini tutardım Ciğerimi sapından vururken ince hüzünler Yanık bir özlem kopardı yüzümde. Geceye serpilirken ay ışığı Ayaklanan aklımı güzergahından çıkaran Sesine türkülerim kanatlanır. Biber yeşili hüzün tütsülemişler Uzun yayla kırsalına Kader rüzgarında yaralı bir zaman. Kanatları manzara resimleriyle bezenmiş Kır çiçeklerini öpen kelebekler gördüm. Eğer seni bulamazsam iğde kokan Afşar otlağı Pınarbaşında Yürek yamaçlarım çöker yüzüme doğru Kopar yaşama kafa tutan ruhum Beni yutar dipsiz kuyular. Aklımda kalmasa da yüzün Gün olur, mor navruzlu bir günde Seni bulurum. Gel gör ki Ömür bitmiş olur Eylül dargınlığı içime dalar. Ali Akdemir 28 Nisan 2002 Kayseri |
Gün olur, mor navruzlu bir günde
Seni bulurum.
Gel gör ki
Ömür bitmiş olur
Eylül dargınlığı içime dalar.
çok güzel
kutlarım