Abdurrahim Karakoç'aABDURRAHİM KARAKOÇ’A İnandığı hak bildiği davada, Mısradan mısraya akar Karakoç. Engeller çıksa da dağda ovada, Coşkun seller gibi yıkar Karakoç. İyiye, güzele, dosttur doğruya, Her zaman her yerde düşman eğriye. Kar, boran, ayazda koşar çağrıya, Dostuna bal, kaymak, şeker Karakoç. Ülkümün yolunda dalkılıç deli, Hayat macerası çileyle dolu, Allah için yazar, sivridir dili, Namerde kancayı takar Karakoç. Hak ve hakikati savunur, özler, Adalet yolunda Ömer’i izler, Hedefi olunca tüm kirli yüzler, Tokadı kalemle çakar Karakoç. Şiirin, kelâmın koca çınarı, Atadan mirastır hiciv hüneri, Gündüz adam arar, elde feneri, Zalimi heceyle yakar Karakoç. Utanmadan yetim hakkı yiyenin, Her gün haram lokma ile doyanın, Mü’mine mürteci, yobaz diyenin, Diline kezzabı döker Karakoç. Hüzünle bakınca eski yurtlara, Hasret kaldık yiğitlere, mertlere, Düçar olduk diye türlü dertlere, Derinden ızdırap çeker Karakoç. Gazi der, haini çoktur yörenin, Haramzâde olup devran sürenin, Millete sinsice tuzak kuranın, Susmaz, karşısına çıkar Karakoç. Gazi Hüseyin KILBAŞ |
Yaşayan efsane, Ülkü bülbülü,
Söze asla girmez üstü örtülü,
Canlı cenazeye yok tahammülü,
Mezarına taşı diker Karakoç.