ELEŞGİRT OVASI’NA GECE DÜŞÜNCE
Gün döner, gölgeler akar
Yelpaze serinliğinde düşer ayrılık Bozkırın kavruk yüzündeki Tüyü bitmemiş aşklara Ve daha bir kısırlaşınca merhameti aydınlığın Tetiği düşürülmüş bir mavzer gibi İner gece Eleşgirt Ovası’nın çıplak çehresine Karlı dağların uykusuzluğunda Gizli düşleri kalır Masal çocuklarının Buz soğuğu bir rüzgar, ay ışığı Kurt sürüsü, karlı bir orman Murat Suyu uğultusunda Kendi sesinin Kirli ihanetlerde kancıklıklar Askılarda küfür kasırgaları İlegal bir sancı olur yaşam Cellat tezgahlarda Ve körpe ölümler düşer Kara yazgılardan Ovaya ay vurulur ışıklar öksüz Ovaya düş Ovaya gece vurulur mühürsüz Gece, damların koynunda ihanet Ovanın yüzünde çığ Gece, zamana atılan bir ilmektir infazlarda Uçurumlar, uçurumlar kendi yalnızlığında Karaltılarla dolar kuytuluklar Karda kurt izleri Gökte yıldız Toprakta zemheri Üşür dal, üşür, yaprak Üşür fidan Üşür tabiat Üşür can Üşür kırık gönüller Yarım kalınca sevda mesaileri Gene de mağrurdur her dağ Yürek mağrur İhanet pusu Mevsim zulüm tükürmekte olur olmaz Zaman uysallaşır işlek tezgâhında Yoksul sofra tahtalarında yorgun babalar Gözlerinin akında mahcupluk besleyen analar Kapı eşiklerinde ayazın en yalın hali bekler Sobalarda tezek ateşi Gizli yar(a)larda çiçekler biter Dağ başlarında sinsi sisler Ve buz keser ayakları ölümün Yaşamın sırrı bir eski zaman söylencesi kadar Uzak ve derin Toprakta bir kıvılcım, bir neşe Bütün yalnızlıklar üşür Ve ben üşürüm Eleşgirt Ovası’na gece düşünce |
emeğine yüreğine sağlık usta kalem, mükemmel bir eser olmuş; en azından pofpoflanan onca şiirden on kat daha kaliteli....
ezji jı Muradiyeme heval...slawe germ dışinım jı tera, jı memlekete mınra...her hebi hevale heja!